Günümüz tüketicileri, doğal ve fonksiyonel gıdalara yönelirken, ekşi maya ile hazırlanan ekmekler hem lezzet hem de sağlık vaatleriyle dikkat çekiyor. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nden Ebubekir Yılmaz ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Zerrin Yüksel tarafından yürütülen araştırma, bu kadim fermantasyon yönteminin modern gıda teknolojisinde nasıl bir dönüşüm sağladığını detaylandırıyor.

Ekşi maya, laktik asit bakterileri (LAB) ve doğal mayalar sayesinde hamurun pH seviyesini düşürerek mikrobiyal bozulmayı yavaşlatır. Bu doğal koruma mekanizması, kimyasal koruyuculara gerek kalmadan ekmeğin tazeliğini ve aromasını uzun süre korur. Araştırma sonuçları, ekşi maya ekmeğinin ticari mayalı ekmeklere göre %30 daha uzun raf ömrüne sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Ekşi maya ile fermente edilen ekmek, glisemik indeksini (GI) düşük tutarak kan şekerinde ani yükselişlerin önüne geçer. Bu durum, özellikle tip 2 diyabet hastaları ve kan şekeri kontrolü isteyen bireyler için kritik bir avantajdır. Ayrıca, fermantasyon sürecinde gluten proteinleri hidrolize edilerek daha parçalı bir yapı kazanır; bu da IBS ve gluten hassasiyeti olan kişilerde sindirimi kolaylaştırır.
Fermantasyon, tahıllarda bulunan fitik asidi parçalayarak demir, çinko ve magnezyum gibi minerallerin biyoyararlanımını artırır. Çalışma, ekşi maya ekmeğinde folat ve diğer B vitamini seviyelerinin %15‑20 oranında yükseldiğini de gösteriyor. Aynı zamanda antioksidan aktiviteyi destekleyen fenolik bileşikler de artış gösteriyor, bu da uzun vadeli hücresel sağlığı olumlu etkiliyor.
Bu bulgular, ekşi maya ekmeğinin sadece bir lezzet unsuru olmadığını, aynı zamanda fonksiyonel bir besin olduğunu kanıtlıyor. Gıda üreticileri, bu verileri kullanarak daha sağlıklı ve dayanıklı ürünler geliştirebilirken, tüketiciler de günlük diyetlerine ekşi maya ekmeğini ekleyerek uzun vadeli sağlık faydalarından yararlanabilir.