Eski Başbakana 15 Yıl Hapis Cezası İsteniyor

Güney Kore’de eski Başbakan Han Duck‑soo’ya sıkıyönetim girişimine destek iddiasıyla 15 yıl hapis cezası isteniyor.

Savcıların Talepleri

Güney Kore’de özel savcı Cho Eun‑suk ve ekibi, Seul Merkez Bölge Mahkemesi’nde yaptığı son duruşmada, eski Başbakan Han Duck‑soo için toplam 15 yıl hapis cezası talep etti. Savcılar, Han’ın, eski Devlet Başkanı Yoon Suk‑Yeol‘un sıkıyönetim ilanı öncesi ve sonrasında aldığı tutumun, demokratik süreci sabote ettiğini ve bu nedenle suç teşkil ettiğini iddia ediyor.

Han Duck‑soo’nun Savunması

Han Duck‑soo’nun avukatları, müvekkillerinin “ülkenin istikrarına zarar vermek amacıyla bir harekette bulunmadığını” savunuyor. Avukatlar, “Han, anayasal sınırlar içinde kalmış ve yalnızca hükümetin kararlarına uyum sağlamaya çalışmıştır” diyerek, savcılık iddialarının “politik bir hedefe hizmet ettiğini” vurguluyor. Ayrıca, sıkıyönetim ilanının kendisinin yetki alanı dışında olduğunu ve bu sürece müdahale etmesinin hukuki bir zorunluluk olmadığını belirtiyorlar.

Karar Beklentisi ve Geniş Çaplı Etkileri

Mahkemenin, Han Duck‑soo hakkında kararını 21 ya da 28 Ocak 2026 tarihlerinde açıklaması bekleniyor. Bu kararın, sadece Han’ın siyasi kariyerini değil, aynı zamanda Güney Kore siyasetindeki güç dengelerini de yeniden şekillendirme potansiyeli bulunuyor. Uzmanlar, uzun bir hapis cezasının ülke içinde “siyasi kutuplaşmayı derinleştirebileceği” ve “hukuk sistemine duyulan güveni sarsabileceği” uyarısında bulunuyor. Öte yandan, muhalefet partileri bu süreci “politik bir suikast” olarak nitelendirerek, Yoon yönetiminin otoriterleştiği iddialarını güçlendiriyor.

Uluslararası Tepkiler

Uluslararası insan hakları örgütleri de davayı yakından izliyor. Human Rights Watch ve Amnesty International gibi kuruluşlar, “görevli bir devlet görevlisinin siyasi bir müdahaleye destek vermesi, demokratik normların ciddi bir ihlali” olarak nitelendiriyor ve sürecin “şeffaf ve adil bir yargılamaya dayanması” gerektiğini vurguluyor.

Bu gelişme, Güney Kore’nin yakın tarihindeki en çalkantılı siyasi davalardan biri olarak kayıtlara geçecek ve hem iç politikada hem de uluslararası alanda uzun süreli yankılar bırakacak.