Beyaz Saray Yakınlarında Silahlı Saldırı: 2 Ulusal Muhafız Ağır Yaralı, 500 Asker Takviye Geldi

Washington’da Beyaz Saray yakınlarında gerçekleşen silahlı saldırı, iki Ulusal Muhafız’ın ağır yaralanması ve 500 ek asker takviyesiyle sonuçlandı.

Saldırının Anlatımı ve İlk Gelişmeler

ABD’nin başkenti Washington’da, yerel saatle 14.15’te Beyaz Saray’a çok yakın bir konumda iki Ulusal Muhafız silahlı bir saldırıya maruz kaldı. Silah sesleri duyulduktan kısa bir süre sonra olay yerinde yoğun güvenlik birimleri sevk edildi. Ağır yaralanan iki asker hemen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı. Saldırgan ise aynı anda yaralı olarak yakalandı ve FBI kontrolüne alındı.

Yetkililerin Açıklamaları

FBI Direktörü Kash Patel, elde edilen ilk bilgilere göre saldırının tek bir kişi tarafından gerçekleştirildiğini ve şüphelinin yaralı olarak tutuklandığını belirtti. Patel, “Bu olay ulusal güvenliğimiz açısından son derece ciddi bir mesele ve üst düzey bir soruşturma başlatıldı” dedi.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ise Dominik Cumhuriyeti ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “Washington’da güvenlik önlemlerini artıracağız. Başkan Donald Trump’ın talimatıyla Beyaz Saray ve çevresine 500 Ulusal Muhafız askerini gönderiyoruz” ifadelerini kullandı. Hegseth, “Şehrimizi, başkentimizi ve halkımızı korumak için kararlıyız” diye ekledi.

Başkan Trump’ın Tepkisi ve Takviye Kararı

Başkan Donald Trump, saldırıyı şiddetle kınadı ve “Bu tür saldırılar Amerikan halkına ve demokratik değerlere karşı bir saldırıdır” dedi. Trump, olayın hemen ardından Beyaz Saray güvenliğini güçlendirmek için ek 500 Ulusal Muhafız askerinin gönderilmesine karar verdi. Bu takviye, hem Beyaz Saray çevresindeki güvenlik duvarını hem de Washington’un genel savunma kapasitesini artırmayı amaçlıyor.

Güvenlik ve Gelecek Perspektifi

Saldırının ardından Washington’da güvenlik kameraları, hava sahası kontrolü ve polis devriyeleri yoğunlaştırıldı. Uzmanlar, benzer bir olayın tekrarlanmaması için siber güvenlik ve istihbarat paylaşımının daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, ulusal muhafız birliklerinin eğitim programlarının gözden geçirilmesi ve olay sonrası psikolojik destek hizmetlerinin sağlanması planlanıyor.

Bu gelişmeler, ABD’nin iç güvenlik politikalarındaki olası revizyonlar ve uluslararası terörle mücadele stratejileri açısından da önemli bir sinyal niteliği taşıyor.