Denizli’de Yeni Yatırım Teşvik Sistemi Tanıtıldı

Denizli Sanayi Odası'nda yeni yatırım teşvik sistemi tanıtıldı; sanayiye büyük fırsatlar sunuluyor.

Programın Kapsamı ve Hedefleri

Denizli Sanayi Odası (DSO) ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi ve Yeni Yatırım Teşvik Sistemi" tanıtım toplantısı, bölgesel ekonominin dönüşüm sürecine ışık tuttu. Toplantıda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri, yeni sistemin yapısal değişikliklerini, makine ve faiz desteklerini, öncelikli yatırım alanlarını ve sektör bazlı teşvik mekanizmalarını detaylarıyla anlattı.



Bu çerçevede, Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesinin 2030 vizyonu doğrultusunda, bölgesel eşitsizlikleri azaltmak ve yüksek katma değerli üretimi artırmak hedefleniyor. Yeni sistem, sadece bölgesel dağılıma bakmak yerine, konu ve üretim bazlı bir model benimseyerek, teknoloji yoğun yatırımlara öncelik tanıyor.

Denizli'nin Mevcut Durumu ve Beklentiler

DSO Başkanı Selim Kasapoğlu, Denizli'nin yatırım teşviklerinden Türkiye ortalamasının altında kaldığını belirterek, "Denizli, üretim kültürü, girişimcilik ruhu ve ihracat potansiyeliyle ülkemizin en dinamik sanayi şehirlerinden biridir; ancak teşviklerden yeterince yararlanamıyor" dedi. Kasapoğlu, yeni sistemin bu tabloyu değiştirecek bir dönüm noktası olacağını vurguladı.

Denizli’nin tekstil, otomotiv yan sanayi, makine ve gıda sektörlerinde güçlü bir altyapısı bulunuyor. Ancak son yıllarda artan enerji maliyetleri ve küresel tedarik zinciri sıkıntıları, firmaları daha fazla finansal destek arayışına yönlendirdi. Yeni teşvik sistemi, bu firmaların özkaynak baskısını hafifletmeyi ve Ar-Ge harcamalarını artırmayı amaçlıyor.

Hibe, İnovasyon ve Teşvik Ofisi'nin Rolü

Kasapoğlu, DSO'nun uzun yıllardır yatırım teşvik düzenleme yetkisine sahip olduğunu ve bu deneyimle "Hibe, İnovasyon ve Teşvik Ofisi"ni kurduklarını hatırlattı. Şu ana kadar 80 firmaya destek sağlandığını, önümüzdeki dönemde bu sayının 200’ün üzerine çıkarılmasının hedeflendiğini sözlerine ekledi. Ofis, yeni sistemde yer alan hedef yatırımlar çerçevesinde, makine, enerji verimliliği, dijital dönüşüm ve sürdürülebilir üretim projelerine özel fonlar ayırıyor.

Bakanlık Yetkililerinin Açıklamaları

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Sait Cordan, yeni sistemin vizyonunu şu sözlerle özetledi: "Türkiye’nin üretim odaklı dönüşüm hedefi, bölgesel değil, konu ve üretim bazlı bir teşvik modeliyle gerçeğe dönüşecek." Cordan, aşamalı bir dönüşüm sürecinin planlandığını ve ilk etapta yüksek teknoloji ve orta teknoloji yatırımlarına yönlendirme yapılacağını belirtti.

Program kapsamında, kredi faiz desteği, kıymetli sermaye artırımı ve girişim sermayesi eşleştirme gibi finansal araçlar da sunulacak. Bakanlık yetkilileri, bu araçların özellikle KOBİ’lerin ölçeklenebilirlik sorununu aşmasına yardımcı olacağını ifade etti.

Yerel İş Dünyasının Talepleri ve İş Birlikleri

Kasapoğlu, yeni sistemin Denizli’nin lokomotif sektörleri için hâlâ bazı kısıtlamalar içerdiğini dile getirerek, "Orta‑yüksek teknoloji teşviklerinden yalnızca 'hedef yatırımlar' kapsamında yararlanabilen sektörler, mevcut lokomotif alanlarımızda dezavantaj yaratıyor" dedi. Bu bağlamda, Güney Ege Kalkınma Ajansı ile ortak çalışmalar yürütülerek, programın şehrin üretim profiline daha uygun hâle getirilmesi hedefleniyor.

Gelecek Adımlar ve Beklenen Etki

Toplantının son bölümünde, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Mehmet Korkmaz, yeni sistemin teknik altyapısını ve başvuru süreçlerini detaylandırdı. Katılımcı sanayiciler, sorularını yanıtlayarak sistemin şeffaflığı ve uygulanabilirliği üzerine görüşlerini paylaştı.

Uzmanlar, önümüzdeki iki yılda Denizli’de yatırım hacminin %15‑20 oranında artmasını, yeni istihdam fırsatlarının ise 5.000‑6.000 kişi seviyesine yükselmesini öngörüyor. Ayrıca, bölgenin ihracat payının %3‑4 oranında artması ve katma değerli ürünlerin pazar payının genişlemesi bekleniyor.

Yeni yatırım teşvik sistemi, Denizli’nin sanayi ekosistemini modernize etme, yerel firmaların küresel rekabet gücünü artırma ve bölgesel kalkınma hedeflerine ulaşma yolunda kritik bir adım olarak görülüyor.