Prof. Dr. Ayşe Muhammetoğlu, Antalya’da iklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarının %20‑30 oranında azaldığını belirtti ve su yönetiminde kurumların ve bireylerin sorumluluğuna dikkat çekti.
İklim Değişikliğinin Su Üzerindeki Etkileri
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşe Muhammetoğlu, Antalya’nın su havzalarının geleneksel olarak zengin göründüğünü, ancak son yıllarda artan sıcaklık, buharlaşma ve azalan yağışların su yönetimini kritik bir noktaya getirdiğini vurguladı. "
Suyun yönetiminde hem kurumlara hem bireylere büyük sorumluluk düşüyor. Kaynaklarımız azalırken talep artıyor, bu da bizi su fakirliğine doğru hızla götürüyor" şeklindeki açıklaması, bölgenin su güvenliği açısından alarm verici bir tablo çizmektedir.

Tarımda Su Kullanımı: %75’ten Fazla Bir Yük
Antalya’da suyun yaklaşık
%75'i tarım sektörüne akmaktadır. Prof. Dr. Muhammetoğlu, "
Tarımsal su kullanımının verimli hale getirilmesi, gıda güvenliği ve su sürdürülebilirliği açısından hayati" olduğunu belirtti. Ürün seçiminde su mevcudiyetinin göz ardı edilmemesi, özellikle kuraklık riskinin arttığı yıllarda kritik bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Su ölçüm sistemlerinin kurulması ve hacim‑bazlı fiyatlandırma mekanizmalarının devreye alınması, çiftçilerin tasarruf bilincini artırabilir.
Sanayi ve Turizm Sektörlerinin Su Talebi
Şehir içi sanayinin su tüketimi %20 civarında iken, turizm sektörü %21’lik bir paya sahiptir. Özellikle 5 yıldızlı otellerde günlük kişi başı su tüketimi 600 litreye ulaşabilmektedir; bu, yerel halkın ortalama tüketiminin dört katıdır. Prof. Dr. Muhammetoğlu, "
Yaz aylarında turistik akış ve nüfus artışı su yönetimini daha da zorlaştırıyor. Gri su uygulamaları, yağmur suyu hasadı ve atık suyun yeniden kullanımı gibi yenilikçi çözümler acilen yaygınlaştırılmalı" dedi.
Yer Altı Suyu ve Tuzlanma Riski
Kıyı bölgelerinde aşırı yer altı suyu çekimi, tuzlanma sorununu tetiklemektedir. Korkuteli ve Elmalı ilçelerinde yeni kuyular açılırken, deniz suyunun içeriği suyun kullanılabilirliğini azaltmaktadır. Bu durum, sadece tarımsal sulamada değil, aynı zamanda içme suyu kalitesinde de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Su seviyelerinin izlenmesi ve
çevresel etki değerlendirmelerinin yapılması, uzun vadeli sürdürülebilirlik için şarttır.
Bireysel ve Kurumsal Sorumluluklar
Prof. Dr. Muhammetoğlu, su krizinin yalnızca devlet politikalarıyla çözülemeyeceğini,
herkesin sorumlu olduğunu vurguladı: "
Şebeke kayıplarının azaltılması, tarımda verimliliğin artırılması, kaynak çeşitlendirmesi ve tasarruf bilincinin güçlendirilmesi artık bir zorunluluk". Evlerde su tasarrufu sağlayan cihazların kullanımı, endüstride su geri kazanım sistemlerinin entegrasyonu ve belediyelerde kaçak su tespit sistemlerinin modernize edilmesi, su krizine karşı çok yönlü bir savunma mekanizması oluşturabilir.
Gelecek İçin Öneriler ve Risk Analizi
Uzman, 2030 yılına kadar Türkiye’nin su fakiri konumuna geçme riskinin artmakta olduğunu hatırlatarak, Antalya’da da benzer bir senaryonun ortaya çıkabileceği uyarısında bulundu. Önerilen stratejiler arasında;
- Su kullanımının sektörel bazda izlenmesi ve fiyatlandırma politikalarının revize edilmesi,
- Yağmur suyu toplama ve depolama altyapısının genişletilmesi,
- Yer altı suyu çekim izinlerinin sıkı denetimi ve tuzlanma önleyici önlemlerin alınması,
- Eğitim kampanyalarıyla halkın su tasarrufu bilincinin artırılması yer alıyor.
Bu adımlar, Antalya’nın su kaynaklarını koruma ve sürdürülebilir bir su yönetimi modeli oluşturma yolunda kritik birer adımdır.