Diyabetik Retinopati Göz Sağlığını Tehdit Ediyor: Erken Tanı ve Kişiye Özel Tedavinin Önemi

Diyabetik Retinopati Göz Sağlığını Tehdit Ediyor: Erken Tanı ve Kişiye Özel Tedavinin Önemi
Yayınlama: 14.11.2025
3
A+
A-

Diyabetik retinopati, görme kaybının başlıca nedenlerinden biri olup, erken tanı ve kişiye özel tedaviyle %95 oranında önlenebilir.

Diyabet ve Göz Sağlığına Genel Bakış

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Numan Alp, diyabetin sadece kan şekerini yükseltmekle kalmayıp, vücuttaki tüm damar sistemini etkileyen çok yönlü bir hastalık olduğunu belirtti. Diyabetik retinopati ve katarakt gibi göz komplikasyonları, hastanın tipi, kilosu, yaşam tarzı ve genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkabiliyor.

Kan Şekeri ve Kılcal Damar Üzerindeki Etkileri

Diyabet, kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesiyle kılcal damarlarda tıkanmalara, beslenme bozukluklarına ve yeni damar oluşumuna yol açar. Bu yeni damarlar genellikle kırılgan olup, kanama ve ödem oluşturur; sonuç olarak görme keskinliği azalır. Uzman, “Bu süreç gözdeki hassas dokuların bozulmasına ve kalıcı görme kaybına neden olabilir” dedi.

Erken Tanının %95’i Önleme Potansiyeli

Prof. Dr. Alp, dünya genelinde diyabetin %8, Türkiye’de ise %10‑12 civarında olduğunu hatırlatarak, “Bu hastaların yaklaşık 10 milyonu sistemik komplikasyonlarla mücadele ediyor” şeklinde konuştu. Erken tanı sayesinde, hastalığın ilerlemesi durdurulabilir ve %95 oranında komplikasyonlar önlenebilir. Ancak hastaların yalnızca 3’te 1’i doğrudan göz hastasına yönlendiriliyor; bu da erken müdahale şansını azaltıyor.

Belirtiler ve Risk Faktörleri

Diyabetik retinopati belirtileri genellikle görme azlığı, bulanık görme, yüz tanıyamama, renk ve kontrast bozuklukları şeklinde ortaya çıkar. Bu semptomlar genellikle hastalığın başlamasından 10‑12 yıl sonra görülür; bu yüzden rutin göz kontrolleri hayati önem taşır. Hastalar, semptomlar ortaya çıkmadan önce düzenli tarama yaptırmadıkları sürece hastalığı fark edemeyebilirler.

Kişiye Özel Tedavi Yaklaşımları

Uzman, tedavinin hastanın retinopati seviyesi, sistemik durumu ve yaşam tarzı göz önünde bulundurularak planlanması gerektiğini vurguladı. Tedavi seçenekleri arasında:

  • Lazer tedavisi – orta‑ilerleme retinopati için kan akışını düzenler.
  • İntravitreal anti‑VEGF enjeksiyonları – yeni damar oluşumunu ve ödemi azaltır.
  • Düzenli takip ve göz içi fotoğrafçılığı – hastalığın ilerlemesini izler.

Hafif vakalarda yılda bir kontrol yeterli olabilirken, şiddetli ödem ve yeni damar oluşumu olan hastalar aylık veya üç aylık aralıklarla muayene ve tedavi gerektirebilir.

Göz Muayenesinin Önemi ve Tavsiyeler

Prof. Dr. Alp, “Diyabet tanısı konulan herkes ilk etapta bir göz doktoruna yönlendirilmelidir” diyerek, göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini belirtti. Diyabetli hastaların göz muayenesine gönderilme oranı yalnızca %33 iken, bu oran görme kaybı riskini iki katına çıkarıyor. Uzman, hastalara şu tavsiyeleri verdi:

  • Kan şekerini kontrol altında tutmak ve düzenli insülin/ilaç kullanımı.
  • Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz.
  • Yılda en az bir kez kapsamlı retina taraması.
  • Belirtiler ortaya çıktığında hemen göz uzmanına başvurmak.

Bu öneriler, diyabetin sistemik etkilerini azaltarak göz sağlığının korunmasına büyük ölçüde katkı sağlayacaktır.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.