LADA, “yetişkinlerin gizli otoimmün diyabeti” olarak tanımlanır ve tip 1.5 diyabet olarak da bilinir. Dünya çapında diyabet vakalarının %3‑12’si bu formu oluşturur. Hastalık, tip 1 gibi hızlı ilerlemez; ancak tip 2 gibi sadece insülin direnciyle açıklanamaz, bu da tanıyı zorlaştırır.

LADA hastalarının şikayetleri tip 2 diyabet hastalarıyla büyük ölçüde örtüşür: ağız kuruluğu, aşırı susuzluk, sık idrara çıkma, yorgunluk, kilo kaybı, ellerde ve ayaklarda uyuşma, yavaş yara iyileşmesi ve bulanık görme. Ancak bu belirtiler, hastalığın otoimmün yapısını ortaya koymaz; bu yüzden otantik antikor testleri hayati önemdedir.

Tip 2 diyabet tedavisinde genellikle oral antidiyabetik ilaçlar tercih edilir. LADA’da ise bu yaklaşım kısa sürede yetersiz kalır ve beta hücre rezervi hızla tükenir. Dr. Temizel, “LADA hastaları erken dönemde insüline başlanmalı; aksi takdirde nöropati, retinopati ve mikro‑vasküler komplikasyon riski artar” dedi.
LADA tanısında en kritik göstergeler şunlardır:
• Anti‑GAD, IAA ve ICA antikorlarının pozitifliği
• C‑peptid seviyelerinin düşüşü
• Metabolik profil (kolesterol, trigliserid) ve vücut yapısı
En az bir antikorun varlığı, hastalığın otoimmün olduğunu güçlü şekilde işaret eder. C‑peptid ölçümü ise pankreasın insülin üretim kapasitesini değerlendirir; değerlerin zaman içinde azaldığını görmek, insülin ihtiyacının gelmekte olduğunu gösterir.
LADA için henüz standart bir tedavi protokolü yoktur. Ancak temel hedefler şunlardır:
1. Kan şekeri kontrolünün sağlanması
2. Beta hücre rezervinin korunması
3. Komplikasyonların önlenmesi
Bu amaçla hastalar kişiye özel tedavi planları oluşturmalı; düzenli HbA1c takibi, diyet‑egzersiz programlarına uyum ve gerektiğinde zamanında insülin tedavisine geçiş yapılmalıdır. Uzmanlar, erken tanı ve tedavinin hastanın yaşam kalitesini %30‑40 oranında artırdığını belirtiyor.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü, sadece tip 1 ve tip 2 diyabetin değil, LADA gibi “gizli” tiplerin de farkındalığını artırma fırsatı sunuyor. Dr. Temizel, “Toplumun çoğu sadece iki tip diyabetten haberdar; LADA’nın varlığını bilmek, erken tanı ve uygun tedaviye ulaşmanın kapısını açar” şeklinde konuştu.
Bu kapsamda hastaların rutin kontrollerde otoantikor testlerinin sorulması, aile geçmişi ve yaş faktörlerinin doktorlarla paylaşılması öneriliyor.