Türkiye‑Afrika İlişkileri Gelişiyor: Ticaret, Yatırım ve Finansal Destekte Yeni Dönem

Türkiye‑Afrika İlişkileri Gelişiyor: Ticaret, Yatırım ve Finansal Destekte Yeni Dönem
Yayınlama: 14.11.2025
6
A+
A-

Şükrü Tamer Başyazıcıoğlu, Afrika’nın Türkiye için ticaret, altyapı ve yatırım fırsatlarını vurguladı; yeni pazarların sürdürülebilir büyüme için kritik olduğunu belirtti.

Afrika’nın Türkiye İçin Stratejik Önemi

Türkiye’nin ihracatının sürdürülebilir büyümesi için Afrika’nın önemi, Ali Başyazıcıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Tamer Başyazıcıoğlu tarafından güçlü bir dille ortaya kondu. “Türkiye bugün üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve girişimci iş dünyasıyla yatırımcılar için güvenli bir liman” ifadesi, ülkenin dış ticaret politikasının yeni pazarları hedeflediğini gösteriyor.

Afrika kıtası sadece bir ticaret bölgesi olarak değil, aynı zamanda uzun vadeli ortaklıkların da temeli olarak görülüyor. Pandemi sonrası küresel tedarik zinciri kırılmaları, gümrük süreçlerindeki sıkıntılar ve tüketici davranışlarındaki hızlı değişim, Türk firmalarını yeni pazarlara yönlendirdi.

Yatırım ve Altyapı Fırsatları

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin verilerine göre, Afrika’da her yıl 200 milyar dolar değerinde altyapı yatırımı ihtiyacı bulunuyor. Başyazıcıoğlu, “Türk müteahhitlerin Afrika’da aldığı iş hacmi önümüzdeki dönemde hızla yükselyecek” diyerek, inşaat sektörünün kıtada büyük bir fırsat penceresi sunduğunu vurguladı.

Bu yatırımlar yalnızca yol, köprü ve liman gibi geleneksel altyapı projeleriyle sınırlı kalmayacak; enerji, su yönetimi ve dijital altyapı gibi yeni sektörlerde de Türk şirketlerinin rekabet avantajı var.

Finansal Destek ve Eximbank Rolü

Ekonomi yönetiminin aldığı kararların başında Eximbank reformları geliyor. Sermaye artırımı ve farklı ülkelerin Eximbank’larıyla yapılan anlaşmalar, Türk yüklenicilerin finansmana erişimini “geçmiş yıllara göre çok daha kolay” hâle getirdi. Teminat mektubu süreçlerine yönelik yeni uygulamalar da, projelerin risk analizinde kritik bir destek sağlıyor.

Uzmanlar, bu finansal desteklerin “Afrika’da Türk yatırımlarının hız kazanması” için temel bir katalizör olduğunu belirtiyor.

Üretim, Savunma ve Diğer Sektörlerde İş Birliği

Altyapı dışındaki sektörlerde de önemli bir ivme gözlemleniyor. Ağır sanayiden tekstile, hızlı tüketim mallarından perakendeye kadar farklı alanlarda milyarlarca dolarlık yatırım gerçekleşti. Afrika ülkeleri, hammadde zenginliği ve maden millileştirme çabalarıyla yeni tedarik zincirleri oluşturuyor.

Savunma sanayi iş birlikleri de artıyor; birçok Afrika ülkesi Türkiye ile savunma anlaşmaları imzalayarak güvenlik alanında da ortaklıklarını derinleştiriyor. Genç ve hızla büyüyen nüfus, Türkiye’nin sanayileşme tecrübesiyle birleştiğinde, 2030’lu yıllarda “Türkiye‑Afrika ortaklığı için bir dönüm noktası” olma potansiyeli taşıyor.

Gelecek Vizyonu ve Ekonomik Projeksiyonlar

Ekonomistler, Afrika’yı “dünyanın en hızlı büyüyecek bölgesi” olarak işaret ediyor. PwC’nin *The World in 2050* raporuna göre kıta, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden ikisine ev sahipliği yapacak. Bu büyümeden faydalanmak için **sermaye hareketleri** ve **finansman süreçlerinde alternatif modeller** geliştirilmesi şart.

Türk finans kurumlarının Afrika’da daha cesur adımlar atması gerekiyor; şu anda kıtada tam ölçekli bir Türk bankası bulunmuyor. Fransız ve İngiliz bankalarının 25 ve 12 ülkede aktif olması, Türk bankalarının da benzer bir ağ kurması gerektiğini gösteriyor. Bu sayede ikili ekonomik ilişkiler ve dış ticaret daha da güçlenecek.

Türkiye‑Afrika ilişkileri, sadece ticari bir köprü değil, aynı zamanda ortak tarih, diplomasi ve geleceğe dair ortak vizyonla şekillenen stratejik bir ortaklık haline geliyor.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.