Geçtiğimiz hafta, Hasan Can Kayanın programında yer alan bir bölüm yeniden internet üzerinde dolaşmaya başladı. Yaklaşık iki yıl önce yayınlanan bu kesit, bir seyirciye yöneltilen Hz. İsa benzetmesiyle dikkat çekmişti. O dönemde bile bazı izleyiciler tarafından eleştirilen bu sahne, 2025 yılı itibarıyla sosyal medya platformlarında yeniden paylaşılmasıyla geniş bir kitleye ulaştı ve dinî hassasiyet konusundaki tartışmaları alevlendirdi.

Programda, bir seyirciye “Sen, Hz. İsa EYT’den yararlansaymış gibi görünüyorsun, insanlığı selamlamak ister misin?” şeklinde bir espri yapıldı. Seyirci ayakta kalkıp kollarını açtıktan sonra Kaya, “Gördüğünüz gibi sizin için çarmıha da gerildi.” diyerek şakayı tamamladı. Bu ifadeler, izleyiciler tarafından “küfür içerikli” ve “inançlara saygısızlık” olarak algılandı. Kısa sürede #HasanCanKaya ve #İsaŞakası hashtag’leriyle binlerce yorum ve paylaşım yapıldı; bazı kullanıcılar ise yasal yollara başvurmayı düşündüklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, sosyal medya üzerinden konuyu gündeme taşıyarak “Bu şarlatan ebleh komedyene dinimizle ve peygamberlerimizle istihza edilmeyeceğini hatırlatmak gerekir.” şeklinde sert bir ifade kullandı. Saral’ın açıklaması, hem medyada hem de siyasette geniş yankı uyandırdı; bazı gazeteciler, devlet yetkilisinin bu tür konularda “tarafsız” kalması gerektiğini savunurken, diğerleri ise dinî değerlerin korunması adına atılan adımı takdir etti.
Yaşanan yoğun tepkilerin ardından komedyen, resmi bir açıklama yayımlayarak özür diledi. Açıklamasında, “İki yıl önce Konuşanlar’a katılan bir konuğumuzu Hz. İsa’ya benzettiğim şaka nedeniyle sosyal medyada yaşanan tartışmayı üzüntüyle takip ediyorum.” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “Yapılan şakanın hiçbir şekilde inanç ya da kutsal değerle alay etme amacı taşımadığını özellikle belirtmek isterim.” diyerek niyetinin sadece mizah olduğu vurgusunu yaptı. Kaya, gelecekte benzer durumların yaşanmaması için program içeriğini daha dikkatli değerlendireceklerini ve tüm inançlara saygı gösterileceğini sözlerine ekledi.
Bu olay, Türkiye’de televizyon programlarında dinî temaların nasıl ele alınması gerektiği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Uzmanlar, komedyenlerin “kültürel duyarlılık” çerçevesinde içerik üretmesi gerektiğini, aynı zamanda izleyicilerin de “mizah sınırlarını” göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor. Sosyal medya analistleri ise, bu tür krizlerin “viral” etkisinin, ilgili kişilerin hızlı ve samimi bir özürle durumu yatıştırma şansını artırdığını vurguluyor.