Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ABD’nin sunduğu Gazze Tasarısını resmen kabul etti. 15 üye devletin bulunduğu konseyde 13 ülke tasarıya evet oyu verirken, Rusya ve Çin çekimser oy kullandı. Bu sonuç, tasarının büyük bir uluslararası çoğunluk tarafından desteklendiğini gösteriyor.

Oylamadan önce, ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Mike Waltz, taslağın Gazze’deki uzun süredir devam eden çatışmaları sona erdirecek bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Waltz, bu tasarının ABD Başkanı Donald Trump‘ın 20 maddelik “Gazze’de Barış Planı”na dayandığını ve bölge ülkelerinin geniş bir koalisyon tarafından desteklendiğini belirtti.
Waltz, tasarının Katar, Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerden güçlü bir destek aldığını söyledi. Bu ülkeler, tasarının siyasi ve güvenlik boyutlarını dengeleyerek Gazze’de kalıcı bir barış ortamı yaratma hedefi taşıdığını ifade etti.
Rusya ve Çin, tasarıya çekimser oy vererek bölgedeki müdahalenin kapsamı ve uygulanabilirliği konusunda temkinli bir duruş sergiledi. İki ülke temsilcileri, tasarının yerel aktörlerin egemenliğine ve bölgesel dinamiklere yeterince saygı göstermediğini, ayrıca uluslararası istikrar gücünün görev tanımının netleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kararın ardından, BMGK, Gazze Barış Kurulunun kurulması ve Uluslararası İstikrar Gücünün görevlendirilmesi için bir takvim belirleyecek. İlk aşamada, barış kurulu üye devletlerin temsilcilerinden oluşacak ve çatışma bölgelerindeki insani yardım, altyapı yeniden inşası ve güvenlik denetimlerini koordine edecek. Uluslararası İstikrar Gücü ise, bölgedeki silahlı grupların silahlarını toplama ve ateşkesin sağlanması konusunda görev alacak.
Arabulucu ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, tasarının uygulanması sırasında şeffaflık ve insan hakları gözetiminin kritik olduğunu belirtti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, güç kullanımının uluslararası hukuk çerçevesinde gerçekleşmesi ve sivil halkın korunması gerektiğine dikkat çekti.
Bu gelişme, Orta Doğu’da barış çabalarına yeni bir ivme kazandırırken, aynı zamanda bölgesel güç dengelerinin yeniden şekillenmesine de zemin hazırlıyor.