“Nikotin, genç zihinleri sessizce esir alıyor. Dikkati, öğrenme kapasitesini ve duygusal dengeyi bozan bu madde, sadece sağlığı değil, bir neslin geleceğini tehdit ediyor.” şeklinde açıklama yapan Prof. Dr. Aydın, 25 yaş altı bireylerin bağımlılığa karşı en savunmasız grup olduğunu vurguladı.
Bilimsel araştırmalara göre, insan beyni yaklaşık 25 yaşına kadar gelişimini sürdürüyor; bu dönemde nikotin kullanımı hafıza, dikkat ve öğrenme süreçlerinde kalıcı hasarlar bırakabiliyor.

Prof. Dr. Aydın, son yıllarda gençler arasında hızla yayılan elektronik sigaraların (e‑sigaralar) ve aromalı nikotin cihazlarının “zararsız” algısının tamamen yanlış olduğunu belirtti. Renkli tasarımlar, şekerli aromalar ve dijital pazarlama teknikleri, gençleri bu bağımlılık tuzağına yönlendiriyor.
DSÖ verilerine göre, dünya genelinde 13‑15 yaş arası gençlerin %20’si en az bir kez elektronik sigara denemiş durumda; Türkiye’de ise bu oran giderek artıyor. “Elektronik sigara, sigarayı bırakma aracı değil; yeni bir bağımlılık tuzağıdır.” dedi.
Türkiye Sigarayla Savaş Derneği (TSSD), 25 yılı aşkın süredir tütünsüz bir Türkiye için mücadele ediyor. Prof. Dr. Aydın, “Sigarayı bırakmak bireysel bir tercih değil, toplumsal bir sorumluluktur. Gençlerimizin zihinlerini, ailelerimizin sağlığını, ülkemizin geleceğini korumak hepimizin görevi.” mesajını verdi.
“Günümüz gençliği, nikotin bağımlılığının uzun vadeli etkilerini tam olarak kavrayamıyor. Bu yüzden eğitim kurumları, aileler ve sivil toplum örgütleri el ele vererek bu sessiz salgını önlemeli.”
Aydın, 20 Kasım Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nün “bırakma günü” olmasını, yani herkesin bir adım atarak sigarayı ve nikotini hayatından çıkarmasını önerdi. “Bugün geleceğimizi bırakmama günü olmalı.” diyerek, gençlerin sağlıklı bir geleceğe kavuşması için acil eylem çağrısında bulundu.
Türkiye Sağlık Bakanlığı, gençler arasında nikotin kullanımını azaltmak için okullarda “nikotin farkındalık programları” başlattı. Ayrıca, elektronik sigara satışı 18 yaş altına tamamen yasaklanıyor ve reklam kısıtlamaları getirildi. Prof. Dr. Aydın, “Bu yasal düzenlemeler tek başına yeterli değil; aynı zamanda aile içi iletişim ve medya bilinçlendirmesi de kritik.” şeklinde uyarıda bulundu.