AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan, İzmir’de düzenlenen AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP’nin yeni yasama yılının açılış oturumuna katılmamasını “sorumluluk kaçışı” olarak nitelendirdi. İnan, “Onlar Ankara’da yoklar. İzmir’de, İzmir’in sorunlarında, İzmir’in krizlerinde yoklar, İzmir’in sokaklarında hiç yoklar. Ama hamdolsun, biz varız.” diyerek partiye karşı güçlü bir tutum sergiledi.

Toplantı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan‘ın da katılımıyla gerçekleşti ve katılımcılar arasında bölgedeki AK Parti teşkilatı mensupları yer aldı. İnan, toplantının ardından yaptığı açıklamalarda CHP’nin İzmir’deki siyasetinin “hizmet yarışı değil yalan yarışı” olduğunu vurguladı ve “CHP’nin İzmir’de tek bir başarısı vardır, yalan üretmek.” ifadelerini kullandı.
İnan ayrıca, CHP’nin “masumiyeti ve meşruiyeti olmayan bir yapıya” büründüğünü ileri sürerek, parti içindeki disiplin sorunlarına ve dış güçlerin etkisine dikkat çekti.
İnan, CHP içinde “Silivri’yi danışma, kendi partine danış” çağrısında bulunarak, parti liderinin ve milletvekillerinin Silivri Cezaevi’ne sık sık gitmesinin parti içi demokrasiye zarar verdiğini iddia etti. “Kendi milletvekillerinin, teşkilatlarının onayını alamadın. Kendi partini dinlemek yerine İstanbul’u talan etmiş Silivri’deki hırsızları dinliyorsun.” sözleriyle eleştirisini sürdürdü.
Bu söylem, CHP’nin içindeki fraksiyonların ve dış etkenlerin parti politikalarını nasıl şekillendirdiği konusundaki tartışmaları da beraberinde getirdi. İnan, “Her konuşmandan önce Silivri’yi ziyaret ediyorsun, gerekli talimatları alıyorsun.” diyerek, parti içindeki karar alma süreçlerine yönelik şüphelerini dile getirdi.
İnan, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturmasına değinerek, “Kooperatifçiliğe değil dolandırıcılığa karşıyız” şeklinde bir açıklama yaptı. İyi niyetle kurulmuş bir yapının, parti mensupları tarafından kendi servetine dönüştürülmesinin “kooperatifçilik” adı altında maskelenemeyeceğini vurguladı.
Kooperatif davası kapsamında tutuklu olan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile ilgili olarak, “Bir il başkanının tutuklu olduğu nerede görülmüş?” sorusunu gündeme getirdi ve sorunun “Cumhurbaşkanı’na değil, İzmir’de dolandırılan mağdurlara sorulması” gerektiğini belirtti.
Bu açıklamalar, parti içinde ve dışında geniş yankı uyandırdı; bazı yorumcular İnan’ın bu tutumunun, CHP’nin yerel yönetimlerdeki hatalarını gün yüzüne çıkarmak amacı taşıdığını düşündü.
AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “İzmir’in hizmete ihtiyacı var, teşkilat olarak kentte yaşayanlar için daha çok çalışmamız gerekiyor” diyerek, partiye destek verdi. Aynı zamanda AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Küresel Sumud Filosu’na yapılan saldırıya tepki göstererek, aktivistlerin çalışmalarının “dünyaya örnek” olduğunu ifade etti.
İnan’ın açıklamaları, sadece İzmir’deki politikaları değil, ülke genelindeki parti rekabetini de alevlendirdi. CHP liderleri, İnan’ın sözlerine yanıt vermek üzere bir basın toplantısı düzenleyeceklerini duyurdu. Uzmanlar, bu tür sert söylemlerin seçim dönemlerinde parti tabanını harekete geçirme stratejisi olabileceğini, ancak aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebileceğini belirtiyor.
Özellikle genç seçmenler arasında, iki büyük partinin birbirine karşı sert eleştirileri, siyasi motivasyonlarını ve oy verme davranışlarını yeniden şekillendirebilir. İnan’ın “çıkar çetelerinin arenası” ifadesi, medya ve sosyal medyada geniş bir tartışma başlattı; bazı yorumcular bunu parti içi çekişmelerin bir yansıması olarak görürken, diğerleri ise demokratik bir tartışma ortamının bir parçası olarak değerlendirdi.
İzmir’deki bu siyasi gerilim, önümüzdeki yerel seçimlerin ve genel seçimlerin ön hazırlıklarını da etkileyebilir. Parti yöneticileri, seçmenlerle doğrudan temas kurarak, “hizmet yarışı”nı yeniden canlandırmak ve “yalan yarışı”na karşı bir denge kurmak için yeni stratejiler geliştirmeye çalışıyor.