Fransız siyaset bilimci ve Arap dünyası üzerine yaptığı derinlemesine araştırmalarla tanınan François Burgat, Cenevre’de Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin 60. Oturumu kapsamında düzenlenen bir basın toplantısında, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu‘na katılan aktivistleri övdü. Burgat, bu eylemin sadece sembolik olmadığını, aynı zamanda “sözlerin ötesine geçerek eyleme geçen” bireylerin cesaretine ve kararlılığına duyulan hayranlığı dile getirdi.

Görüşmesinde, Burgat, İsrail’in uluslararası kamuoyundaki imajının giderek kötüleştiğini ve bu durumun “her geçen gün daha da derinleşen bir krize işaret ettiğini” sözleriyle açıklamıştı. “İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak için gerçekleştirilen bu tür insani girişimler, yalnızca bir dayanışma örneği değil, aynı zamanda uluslararası hukukun ve insan haklarının yeniden gündeme gelmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Burgat, ABD Başkanı Donald Trump’ın (o dönemde) Gazze için önerdiği ateşkes planının yetersiz olduğunu, bu planın sorunun kök nedenlerine inmediğini ve bölgedeki şiddetin devam etmesine yol açacağını kaydetti. Ayrıca, ABD ve İsrail’in 2006’da demokratik yollarla seçilen Hamas’ı dışlamak ve “silahsızlandırılmış bir devlet” yaratma çabalarını eleştirerek, “Bu çabalar ancak geçici bir ateşkes getirebilir, kalıcı bir çözüm için makul bir siyasi anlaşma şarttır” dedi.
BM’nin, İsrail’e yönelik tutumunun uluslararası toplumda giderek azalan bir destek bulduğunu ve “güç dengelerinin artık uluslararası hukukun değil, büyük güçlerin çıkarlarının şekillendiği” bir döneme işaret ettiğini vurguladı. Burgat, “Son yıllarda yaşananların en kötüsü, Trump’ın seçilmesi oldu. Trump yalnızca Filistinlilerin değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünün de açık bir düşmanı” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının bir diğer önemli bölümünde, BM Güvenlik Konseyi’nin, halk iradesinin küresel ölçekte uygulanmasına izin vermeyen beş ülke tarafından “gasbedildiğini” belirtti. Bu ülkelerin, Filistin halkının taleplerini ve uluslararası hukuk çerçevesindeki haklarını görmezden gelerek, kendi jeopolitik çıkarlarını korumak için bir engel oluşturduklarını ifade etti.
Fransa’da, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sosyal medyada paylaşan bazı kişilerin “terör propagandası” suçlamasıyla yargılanmasıyla ilgili bir davadan da bahseden Burgat, bu davadan beraat ettiğini ve Avrupa Yahudi Derneği (EJA) tarafından temyize gidileceğini, bunun da önümüzdeki aylarda yeni bir mahkeme sürecine yol açacağını sözlerine ekledi. “Durumum o kadar da kötü değil; adım François, bir Hristiyan ismi. Eğer benim adım Muhammed olsaydı, muhtemelen bu kadar rahat bir şekilde konuşamazdım” diyerek, dinî ve etnik kimliklerin farklı ülkelerde nasıl farklı muamele gördüğüne de değindi.
Son olarak, Burgat, “Bu eylem sembolik olsa dahi, sözlerin ötesine geçerek eyleme geçen bu insanları övmek bir zorunluluktur” ifadeleriyle, aktivistlerin cesaretine bir kez daha duyduğu hayranlığı dile getirdi. İsrail’in imajının kötüleştiği ve bu durumun bölgedeki barış çabalarını olumsuz etkilediği konusundaki görüşlerini yineleyerek, “Barışçıl yollarla hareket eden bu filo, dönüşümün bir parçası ve takdiri hak ediyor” şeklinde sonlandırdı.