TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda İmralı ziyareti gündemi kapalı oturumda ele alındıktan sonra, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir salondan ayrılarak basına şu açıklamaları yaptı:
“AK Parti uzun süredir bu süreci sahiplenmeyen bir tutum içindedir. Devlet birimleri süreci yürütürken, yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanı ve partisi ise sürece mesafeli davranmayı tercih etmektedir. Bu durum, başka aktörlerin öne çıkmasını istemektedir.”

Emir, komisyonun geçmişte üç kez kapalı toplantı yaptığını ve bu toplantılarda MİT Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanı gibi üst düzey yetkililerin güvenlik konularını paylaştığını hatırlattı. Ancak İmralı’ya gidişle ilgili toplantının halkın gözleri önünde yapılması gerektiğini belirtti.
“Biz milletin rızası olmadan bir karar verilemez. Bu süreçte kurt sorunu gibi hassas konuların açık, samimi ve meclis zeminiyle tartışılması şarttır. Kapalı oturumda bulunmanın doğru olmayacağını düşünüyoruz ve kapalı bölüme katılmama kararı aldık.”
Emir, “MİLLETİMİZİN RIZASI YOKTUR” diyerek, İmralı konusunun millet iradesine dayandırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, kayyım uygulamaları, uzun süren siyasi tutsaklıklar ve kürtlerin belediye meclislerine girmesini suç sayan davalar gibi konuların da ele alınması gerektiğini savundu.
Komisyonun 11 partiden 51 milletvekilinden oluştuğunu hatırlatan Emir, sadece 5 milletvekilinin Ada’ya gitmesi yerine, teknolojik imkanlarla daha katılımcı bir süreç yürütülmesinin mümkün olduğunu söyledi. Bu çerçevede, partisinin demokrasi, barış ve çözüm odaklı tutumunu sürdürdüğünü yineledi.
“HER PARTİNİN AÇIK, NET TAVIR ALMASI GEREKİR” diyerek, AK Parti’nin süreçle ilgili tutumuna da eleştirel bir soru yöneltti ve tüm partilerin pozisyonlarını milletle paylaşması gerektiğini belirtti.
Emir’in açıklamaları, İmralı ziyareti konusunun sadece bir güvenlik meselesi olmadığını, aynı zamanda toplumsal uzlaşı ve demokratik denetim gerektiren bir süreç olduğunu ortaya koydu.
Bu gelişme, Türkiye siyasetinde şeffaflık ve kamuoyu kontrolü taleplerinin yeniden gündeme gelmesine sebep olurken, CHP’nin parti içi ve dışı politikalarını yeniden şekillendirmesi açısından kritik bir adım olarak görülüyor.