CHP, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun İmralı’ya yapacağı ziyarete ilişkin tutumunu netleştirdi. Grup Başkanvekili Murat Emir, partinin İmralı’ya temsilci göndermeyeceğini ve komisyon heyetine üye vermenin doğru olmadığını belirtti. Emir, açıklamasında Kürt meselesinin demokratik yollardan çözülmesi gerektiğini vurgularken, “Terörsüz Türkiye sürecine destek vermeyen bir partiyi burada istemiyoruz” sözleriyle kararının gerekçesini özetledi.

CHP’nin kararının hemen ardından Van’ın İpekyolu ilçesinde bir grup, partinin ilçe başkanlığı binasına zorla girdi. Saldırganlar, parti tabelalarını söküp kırdı ve binanın girişine damga vurdu. Çıkarılan ses kaydında, “Terörsüz Türkiye sürecine destek vermeyen CHP’yi burada istemiyoruz” sloganı yüksek sesle duyuldu. Olay anına tanık olan bazı vatandaşlar, binanın camlarının kırıldığını ve dışarıda büyük bir kalabalığın toplandığını belirtti.
Kararın ardından Murat Emir, CHP’li komisyon üyeleriyle birlikte TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi. Emir, konuşmasında şu başlıkları öne çıkardı:
• Tarihsel tutarlılık: Kürt sorununa demokratik bir çözüm yaklaşımının parti politikası olduğunu vurguladı.
• Teknolojik alternatif: Sadece beş milletvekilinin adaya gitmesi yerine, uzaktan iletişim ve teknolojiyle sürecin yürütülebileceğini savundu.
• Demokratik süreç: Parti, “demokrasi ve çözüm umuduyla komisyonda kalmaya devam edecektir” diyerek kararının geri dönüşü olmadığını belirtti.
İmralı kararına karşı CHP’nin tutumu, DEM Parti’den de eleştiri aldı. Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu sorunun çözülmesi için katkı veriyoruz. Tarihi cesur insanlar yazar, doğru tarafta duranlar tarih yazar” şeklinde bir açıklama yaptı ve CHP’nin kararını “demokrasiye ve barışa hizmet eden bir adım” olarak nitelendirdi.
Bu olay, parti içi kararların yerel halk ve muhalif gruplar arasında nasıl gerilim yaratabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. İmralı kararının siyasi yankıları, sadece TBMM salonlarıyla sınırlı kalmayıp, saha içinde de somut şiddet eylemlerine dönüşebildi. Uzmanlar, partilerin bu tür kararları alırken yerel temsilcileriyle daha yakın iletişim kurmaları ve potansiyel güvenlik risklerini önceden değerlendirmeleri gerektiğini vurguluyor.