
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 30. Taraflar Konferansı (COP30) Brezilya’nın Belém kentinde sona erdi. Bu konferansta Türkiye’yi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum temsil etti ve uzun süren diplomatik müzakereler sonucunda Türkiye’nin COP31’e ev sahipliği yapması konusunda bir mutabakata varıldı.
Kararın alınmasında Avustralya’nın da kritik bir rolü bulundu. Avustralya, müzakere başkanlığı görevini üstlenecek ve iki ülke arasında güçlü bir iklim iş birliği temeli oluşturulacak. Bakan Kurum, “Avustralya ile yürüttüğümüz yapıcı diyalog, COP31’in başarısı için büyük bir fırsat sunuyor” diyerek ortaklığın önemine vurgu yaptı.
Türkiye, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini resmi bir politika haline getirmiş durumda. Ayrıca Emine Erdoğan’ın liderliğindeki Sıfır Atık Seferberliği de iklim kriziyle mücadelede kilit bir adım olarak öne çıkıyor. Kurum, “İklim değişikliğinin en kırılgan bölgelerinde yaşayan toplulukların sesini yükselteceğiz” diyerek sosyal adalet vurgusu yaptı.
Karar metninde, Pre‑COP’un Pasifik bir ülkede düzenlenmesi de onaylandı. Bu adım, iklimin en çok etkilediği bölgelere dikkat çekmek ve bu ülkelerin önceliklerini uluslararası gündeme taşıma amacı taşıyor.
Bakan Kurum, konuşmasını tarihsel bir bağlamda da değerlendirdi. “Çanakkale’deki Anzak‑Türk dostluğu, bugün iklim krizine karşı ortak mücadelemizin sembolü” diyerek geçmişin günümüz politikalarına ilham kaynağı olduğunu belirtti. Türkiye, bu başarısıyla “güven, umut ve geleceğin adresi” olma vizyonunu pekiştiriyor.
Kuruluşun son sözleri, dünya liderlerini Türkiye’ye davet ediyor: “Sizleri cennet vatanımız Türkiye’ye bekliyoruz. COP31, küresel iş birliğinin ve iklim eyleminin yeni bir sayfası olacak.” Bu karar, 196 ülkenin liderlerinin bir araya gelerek iklim kriziyle mücadeleye dair somut adımlar atacağı bir platform olarak öne çıkıyor.