Temmuz ayında Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, İsrail ile iş yapan şirketleri desteklediği gerekçesiyle Palestine Action adlı örgütü “yasaklı örgüt” olarak ilan etti. Bu karar, uluslararası insan hakları savunucuları ve aktivist çevrelerince sert bir şekilde eleştirildi. Yasağın kaldırılması talebiyle organize edilen gösteri, Londra’nın kalbi olan Tavistock Meydanı’nda toplandı.

Göstericiler, ellerinde pankartlarla “Yasağı Kaldır” ve “İşbirliğine Son” sloganları attı; bazı gruplar ise sesli duyurularla polis müdahalesine karşı direnç gösterdi.
Londra Metropolitan Polisi, kalabalığın kontrol altına alınması gerektiğini belirterek müdahale etti. Polis, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada protestoda en az 90 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Gözaltına alınanların bir kısmının protestoyu barışçıl bir şekilde yürüttüğü, bir kısmının ise meydanda dağıtım ve tırnakla saldırı gibi eylemlerde bulunduğu iddia edildi. Gözaltılar, genellikle gece yarısına kadar sürdü ve tutuklamaların bir kısmı hâlâ yargı sürecinde.
İngiltere dışişleri bakanlığı, yasağın ulusal güvenlik ve dış politika önceliklerine uygun olduğunu vurgularken, bazı milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşları kararın “ifade özgürlüğüne ve barışçıl protestoya bir darbe” olduğunu savundu. Avrupa Birliği’nin insan hakları birimi de konuyu yakından izlediğini belirtti. Türkiye’den ise uluslararası dayanışma mesajları ve protestonun medyada geniş yer bulması, bölgedeki duyarlılıkların artmasına işaret ediyor.
Aktivist gruplar, gözaltıların serbest bırakılması ve yasağın yeniden gözden geçirilmesi için yeni bir kampanya başlatma niyetinde. Öte yandan, İngiltere hükümeti, terörle mücadele ve dış politika hedefleri çerçevesinde benzer kararların devam edeceğini ifade etti. Bu gerilim, özellikle genç aktivistlerin ve uluslararası medya kuruluşlarının ilgisini çekerken, ilerleyen haftalarda daha fazla gösteri ve hukuki süreçlerin yaşanması bekleniyor.