Ebru Toksöz, 43 yaşında Kadriye Nazif Gölge Anadolu Lisesi’nde beden eğitimi ve spor öğretmeni olarak görev yapan bir eğitimci. Çocukluk yıllarında ortaokulda atletizme adım atan Toksöz, bu tutkusunu Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü’ne kadar taşıdı.

Üniversite sürecinde Çanakkale Gençlik Spor Kulübü’nün bir üyesi olarak yarışlara katılan Toksöz, antrenörlüğünü merhum milli krosçu Mehmet Ay yürütüyordu. Bu dönemde hem akademik hem de sportif açıdan kendini geliştiren Toksöz, mezun olduktan sonra spor dünyasında farklı bir yol izledi.
2006 yılında İstanbul’daki Hill Side Spor Kulübü’nde kişisel antrenör, spor eğitmeni ve stüdyo koçu olarak çalıştı. 2014 ve 2015 yıllarında iki çocuğunun doğumu ardından bir ara verdikten sonra, formuna kavuşmak ve eski tutkusunu yeniden alevlendirmek amacıyla koşuya geri döndü.
Toksöz, Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Hareket ve Antrenman Bölümü’nde tezli yüksek lisansını tamamlayarak akademik birikimini de spor bilimine katkı sağlamak üzere genişletti. Bu çalışmalar, onun antrenman programlarını bilimsel temellere oturtmasına olanak tanıdı.
Katıldığı yarışlarda hem yaş kategorisinde hem de genel sınıflarda kürsüye çıkan Toksöz, özellikle dağ koşularının en uzun kategorilerine ilgi duyduğunu belirtti. “Mart ayında yapılacak Efes Ultra (Maratonu) 120 kilometreye hazırlanıyorum.” diyerek büyük bir hedefe odaklandığını vurguladı.
Koşu antrenmanlarını haftanın beş günü, kuvvet çalışmalarını ise iki gün gerçekleştiriyor. Bu program sayesinde yarı maraton, tam maraton ve ultra maraton gibi farklı mesafelerde rekabet edebiliyor. “Güçlü bir şekilde Efes Ultra’yı koşacağım.” ifadesi, disiplinli çalışmasının bir yansıması.
Başarılarının arkasında ailesinin büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu sıkça dile getiren Toksöz, “Ailem her adımda yanımda, beni destekliyor.” şeklinde konuştu.
Koşunun, insanı yalnızlaştıran ama aynı zamanda içsel bir güç kazandıran bir branş olduğunu anlatan Toksöz, şu sözlerle duygularını özetledi: “Koşmanın başka bir dünyası var; uzun mesafeleri koştuktan sonra başlangıçtaki insandan tamamen farklı biri olarak çıkıyorsun.” Bu deneyimin, koşucuların “toprağı öperek ağlamasını” bile getirdiğini belirtti.
Koşuyu, gün içinde insanın kendine ayırabildiği tek zaman dilimi olarak gören Toksöz, “Koşu bir terapi; beden ve zihin arasındaki dengeyi yeniden kurar.” diyerek, sporu sadece bir yarış olarak değil, yaşam tarzı olarak da benimseyen bir perspektif sundu.
Ebru Toksöz’ü çok beğendim, gerçekten ilham veriyor. Koşuya başlamak için cesaret buldum.