Bakan Kurum: Türkiye iklim değişikliğiyle mücadelede yol gösteren bir aktör oldu

Bakan Kurum: Türkiye iklim değişikliğiyle mücadelede yol gösteren bir aktör oldu
Yayınlama: 24.11.2025
8
A+
A-

COP31 Ev Sahipliği ve Türkiye’nin Rolü

Türkiye, 31. Taraflar Konferansı (COP31)’e ev sahipliği yaparak iklim diplomasi tarihinde yeni bir sayfa açıyor. Bakan Murat Kurum, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Türkiye, dünyadaki çevre politikalarını belirleyen en büyük platformlardan birinin direksiyonuna geçmiş, iklim değişikliğiyle mücadelede yalnızca takip eden değil; yol gösteren küresel bir aktör haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Türkiye’nin iklim müzakerelerinde artık lider konumda olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye’nin İklim Politikaları Tarihçesi

Türkiye, iklim kriziyle mücadelede 2004’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (BMİDÇS) taraf olarak uluslararası sürece dahil oldu. 2009 yılında Kyoto Protokolü’ne, 2016 yılında ise Paris İklim Anlaşması’na imza attı. Bu adımlar, ülkenin karbon ayak izini azaltma ve iklim uyum politikalarını güçlendirme hedeflerine yön veren temel taşlar oldu.

2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve İklim Şurası

2022 yılında düzenlenen ilk İklim Şurası, 5.000’den fazla paydaşı bir araya getirerek 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi için yol haritası oluşturdu. Şura sonrasında 217 tavsiye kararı alındı; bu kararlar İklim Kanunu, Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ve Uzun Dönemli İklim Stratejisi’nin hazırlanmasında temel referans niteliği taşıdı.

İklim Kanunu ve Yeşil Dönüşüm

9 Temmuz 2025’te yürürlüğe giren İklim Kanunu, sera gazı emisyonlarını %46,5 azaltma ve 2035’e kadar 466 milyon ton CO₂ eşdeğeri kesme hedeflerini yasal zemine oturttu. Kanun, aynı zamanda yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve sıfır atık hareketi gibi yeşil dönüşüm alanlarında yatırım ve teşvik mekanizmalarını da içeriyor. Bu kapsamda Orta Vadeli Program (2024‑2026) “Yeşil Dönüşüm” başlığıyla 2053 hedefiyle uyumlu politikalar geliştirdi.

Uluslararası Diplomasi ve Müzakereler

Türkiye, COP27’de COP31 adaylığını ilan ederek uluslararası arenada aktif bir rol üstlendi. Avustralya ve Azerbaycan ile yürütülen iki yıllık diplomasi süreci, Belem (Brezilya) ve New York toplantılarında sonuçlandı. Bakan Kurum, bu müzakerelerde tarihsel dostluk bağları ve bölgesel iklim riskleri üzerinden ortak çözümler geliştirmeye odaklandığını belirtti.

Ev Sahipliğinin Ekonomik ve Çevresel Etkileri

COP31’in Türkiye’ye getireceği diplomatik görünürlük, turizm, konaklama ve hizmet sektörlerinde iki hafta içinde on binlerce delegenin katılımıyla önemli bir ekonomik ivme yaratacak. Aynı zamanda, küresel iklim fonları ve finans kuruluşları ülkeye yönelerek temiz enerji yatırımlarının artmasını sağlayacak. Bu süreç, yerel yeşil altyapı projelerinin hızlanmasına ve iklim uyumunun şehir planlamasına entegrasyonuna zemin hazırlıyor.

Gelecek Vizyonu

Türkiye, COP31’de 196 ülkenin lideri ile bir arada iklim krizine karşı ortak sorumluluk taşıyacak. Bakan Kurum, “Hiçbir ülkenin geride bırakılmayacağı daha adil ve kapsayıcı bir diplomasi” hedefiyle ev sahipliğini elde ettiğini vurguladı. Bu adım, ülkenin küresel iklim politikalarını şekillendirmedeki etkisini artırırken, yerel düzeyde sürdürülebilir şehircilik ve enerji dönüşümünü de hızlandıracak.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.