Cevdet Yılmaz’dan Kültürel Miras Vurgusu

Cevdet Yılmaz, Milli Sarayların Yüzyılı Sempozyumu’nda kültürel mirasın korunması gerektiğini belirtti.

Sempozyumun Kapanış Töreni ve Ortam

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dolmabahçe Sarayı‘nda gerçekleşen ‘Milli Sarayların Yüzyılı Sempozyumu’ kapanış programına katıldı. Tören, Türkiye’nin tarihi yapılarının geleceğe taşınması konusunda ulusal ve uluslararası katılımcıların bir araya geldiği anlamlı bir buluşma niteliği taşıdı.

Yılmaz’ın Açıklamaları

Program sonrası sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Yılmaz, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan büyük mirasımızı taşıyan saray, köşk ve kasırlar; yalnızca tarihimizin hatıralarını değil, medeniyetimizin inceliğini, estetik ufkunu ve temsil kudretini yansıtan nadide eserlerdir” ifadelerini kullandı. KÜLTÜREL MİRASIMIZIN KORUNMASINA İRADENİN ARTARAK DEVAM ETMESİNİ DİLİYORUM diyerek, bu tür yapıları korumanın toplumsal hafıza ve kültürel kimliğin geleceğe güvenle taşınması anlamına geldiğini vurguladı.

Restorasyon ve Envanter Çalışmaları

Yılmaz, Milli Saraylar’ın bir asrı aşan kurumsal tecrübesine değinerek, restorasyonlardan envanter çalışmalarına, çağdaş müzecilik uygulamalarından uluslararası iş birliklerine kadar geniş bir çerçevede yürütülen projelerin kültürel mirasımıza dinamik bir ivme kazandırdığını belirtti. Bu çerçevede, Dolmabahçe Sarayı gibi yapılar, hem mimari hem de sanat tarihi açısından eşsiz bir değere sahiptir ve korunması, gelecekteki nesillere aktarılması gereken bir sorumluluktur.

Kültürel Diplomasi ve Uluslararası İş Birlikleri

Sempozyum, kültürel diplomasi alanında yeni fırsatlar sunarak farklı medeniyetlerin hafızasını aynı çatı altında buluşturdu. Yılmaz, “Bu sempozyum, kültürel diplomasiye yeni imkanlar sunan, farklı medeniyetlerin hafızasını aynı çatı altında buluşturan önemli bir adım olmuştur” diyerek, uluslararası alanda Türkiye’nin kültürel mirasını tanıtma ve koruma konusundaki kararlılığını yineledi.

Teşekkür ve Gelecek Vizyonu

Son olarak, Yılmaz, organizasyona emeği geçen çalışma arkadaşlarına ve uzmanlara teşekkür ederek, kültürel mirasın korunmasına yönelik iradenin artarak devam etmesini temenni etti. Bu sözler, sadece bir kapanış konuşması değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel miras politikalarının sürdürülebilirliği yönündeki bir taahhüt mesajı olarak da yorumlanabilir.