Kala Mahallesi’nde nesiller boyu süren kala ustalığı, Osmanlı döneminden bu yana evlerde kullanılan bakır tencere, tava ve süs eşyalarının korunmasında kritik bir rol oynamıştır. “Önce tavlanır, ilaçlanır, yıkanır ve doğrultulur. Ondan sonra kalaylama işlemine geçilir.” diyerek anlatan ustamız, bu sürecin hem zahmetli hem de el işçiliğine dayalı olduğunu vurguluyor.

Mehmet Kaya, 14 yaşında ustasının yanında çıraklık yaparak kalaycılık mesleğine adım attı. 1970’lerin ortalarında, bakır çelikten üretilen mutfak gereçleri hâlâ evlerin vazgeçilmeziyken, kalaylama işlemi hem estetik hem de koruyucu bir işlev üstleniyordu. “Eskiden kalaycılık çok güzeldi. İlgi vardı, güzel evlere gider, işlerdik.” diyor Kaya. 70 yıl boyunca aynı teknik ve malzemelerle çalıştığını belirten usta, “Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, bizim kullandığımız yöntemler değişmedi.” şeklinde ekliyor.

Son yıllarda, krom, alüminyum ve teflon kaplı tencerelerin pazara hâkim olması, kalaycılık işini tehdit etmeye başladı. Kaya, “Krom, alüminyum ve teflon tavalar çıkınca meslek yok olmaya başladı. Bakır da eskisi gibi değil.” diyerek bu dönüşümü özetliyor. Ayrıca, genç neslin bu zanaata ilgi göstermemesi ve çıraklık eksikliği, ustanın en büyük endişelerinden biri.

Mehmet Kaya, “Ben de ölürsem bu iş tamamen biter” sözleriyle, mesleğinin geleceği konusunda karamsar bir tablo çizerken, aynı zamanda “Yaşatmaya çalıştığım bu zanaat, bir gün yeniden ilgi görürse çok mutlu olurum.” diyerek umut da taşıyor. Nijde sakinleri, Kaya’nın atölyesini ziyarete geldikçe, kalaycılığın sadece bir iş olmadığını, aynı zamanda bir kültür mirası olduğunu hatırlıyorlar.
Yerel belediye ve kültür dernekleri, bu tür tehdit altındaki meslekleri korumak için çıraklık programları ve farkındalık kampanyaları düzenlemeyi planlıyor. Uzmanlar, geleneksel zanaatların turizme ve yerel ekonomiye katkı sağlayabileceğini belirterek, “Kalaycılık gibi el sanatları, kültürel kimliğimizin bir parçasıdır ve korunmalıdır.” diyorlar.
Bu eşsiz hikâye, Nijde’nin tarihine, insanına ve geleceğine ışık tutarken, aynı zamanda modernleşmenin geleneksel değerlerle nasıl çatıştığını da gözler önüne seriyor.