Han Yunus Belediyesi yetkilileri, Gazze’nin El‑Mavasi bölgesinde yoğun yağışların ve şiddetli rüzgârların çadır kampını adeta bir sel yatağına çevirdiğini açıkladı. Yaklaşık 900 bin kişi bu çadırların içinde geçici bir yaşam sürerken, aniden yükselen sular çadırların tabanına su dolmasına, zeminin çamurlaşmasına yol açtı. Rüzgârların hızı 80 km/saati aşarak çadırların çatılarını söküp uçurdu.
El‑Mavasi bölgesindeki birkaç çadır tamamen yıkıldı; çadır çatıları kırıldı, zemine gömülen çadırların alt kısmı suyla doldu ve içlerindeki eşyalar suyun içinde savruldu. Diğer çadırlar ise rüzgârın etkisiyle yarı uçmuş ve bir kısmı hâlâ ayakta dururken, su birikintileri çadırların girişlerini kapattı. Bu durum, kamp sakinlerinin temel ihtiyaçlarını (uyku, temizlik, yemek) karşılamasını ciddi şekilde engelliyor.
Yerel yetkililer, acil durum ekiplerini sahaya sevk ederek çadırların yeniden kurulumuna ve su tahliyesine başladı. Geçici barınma çadırları ve su geçirmez örtüler dağıtıldı; aynı zamanda kamp içinde acil barınak olarak kullanılabilecek prefabrik yapılar da kurulmaya başlandı. Uluslararası yardım kuruluşları da bölgeye destek göndererek, kuru gıda, ilaç ve hijyen malzemeleri sağladı.
Uzmanlar, Gazze bölgesinin iklim değişikliğinin etkisiyle daha sık ve yoğun yağışlar alabileceğini belirtiyor. İklim modellemeleri, bölgenin önümüzdeki aylarda da benzer sel felaketleriyle karşılaşabileceğini gösteriyor. Bu bağlamda, kalıcı ve dayanıklı barınma çözümlerinin geliştirilmesi, sadece çadırların iyileştirilmesiyle sınırlı kalmamalı; uzun vadeli konut projeleri ve altyapı güçlendirmeleri de gündeme gelmelidir.

Han Yunus sakinleri, çadırların su altında kalmasıyla yaşadıkları sıkıntıları sosyal medyada paylaşarak acil yardım çağrısında bulundu. Birçok uluslararası sivil toplum örgütü, Gazze’deki insani krizin artan boyutunu vurgulayarak, daha fazla bağış ve lojistik destek talep ediyor. Bu olay, bölgedeki insani durumun ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Uzmanlar, benzer felaketlerin önüne geçmek için su tahliye kanalları, dayanıklı çadır tasarımları ve erken uyarı sistemlerinin kurulmasını öneriyor. Ayrıca, kamp içinde kısa vadeli barınma ve uzun vadeli konut projeleri arasında koordineli bir yaklaşımın benimsenmesi, benzer krizlerin etkisini azaltabilir.