İtalya’nın sağ koalisyon hükümeti, Gıda Egemenliği bakanlığını kurarak geleneksel İtalyan mutfağının korunmasını devlet politikası haline getirdi. Bu bakanlık, “Italian sounding” olarak adlandırılan, İtalyan kökenliymiş gibi pazarlanan ancak gerçekte başka ülkelerde üretilen gıda ürünlerine karşı sıkı denetimler yürütmeyi hedefliyor.

Bakan Francesco Lollobrigida, bu konuda yeni bir yasa tasarısı hazırladığını ve önümüzdeki aylarda Parlamento’da görüşüleceğini duyurdu. Tasarı, ürün etiketlerinde kullanılan İtalyan bayrağı ve isimlerin gerçek üretim yerini yansıtmasını zorunlu kılıyor; aksi takdirde ağır para cezaları ve ürün geri çekme prosedürleri uygulanacak.
Geçtiğimiz hafta Brüksel’deki AP binasının içinde bir Delhaize şubesinde, İtalyan bayrağı ve “Made in Italy” ibaresi taşıyan makarna sosları satışa sunuldu. Bakan Lollobrigida, bu ürünlerin içeriğini incelemek için bir denetim başlattığını açıkladı. Özellikle carbonara sosunda guanciale yerine pancetta ve kremanın kullanılması, geleneksel tarifin ihlali olarak değerlendirildi.
Bakan, sosyal medyada yaptığı açıklamada, “Bu tür ürünlerin Avrupa Parlamentosu süpermarketlerinin raflarında yer alması kabul edilemez. Acil bir soruşturma talep ediyorum” dedi.
İtalyan hükümetinin bu girişimi, AB içinde gıda etiketleme standartları konusunda yeni bir tartışma başlattı. Avrupa Komisyonu temsilcileri, üye ülkelerin tüketici yanıltmasını önlemek amacıyla benzer düzenlemeler geliştirmeyi düşünüyor. Ancak bazı AB üyeleri, yeni kısıtlamaların serbest ticaret ilkesine zarar verebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Delhaize yetkilileri ise ürünlerinin mevcut yasal düzenlemelere tamamen uygun olduğunu savunuyor. Şirket sözcüsü, “Hem isim hem de ambalajların yürürlükteki mevzuata uygun olduğu teyit edilmiştir” şeklinde bir açıklama yaptı.
Ulusal ziraatçılar derneği Coldiretti, “Italian sounding” ürünlerin İtalya ekonomisine yılda 120 milyar Euro kaybettirdiğini iddia ediyor. Dernek, yeni yasa tasarısının sadece gıda sektörünü korumakla kalmayıp, aynı zamanda İtalyan mutfağının kültürel mirasını da savunacağını vurguladı.
Ek olarak, akademisyenler ve yemek tarihçileri, carbonara gibi klasik tariflerin tarihsel olarak 2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin beslenme alışkanlıklarıyla evrimleştiğini ve bu yüzden “geleneksel” tanımların aslında dinamik olduğunu belirtiyor. Doç. Alberto Grandi, “Sorun guanciale mi yoksa pancetta mı sorusu değil; asıl mesele, bu tartışmanın 21. yüzyıl İtalya’sının kimlik politikasıyla nasıl iç içe geçtiğidir” diye ekliyor.
Bu gelişmeler ışığında, İtalya’nın hem yerel üreticileri hem de uluslararası ticaret ortakları arasında gergin bir denge kurması bekleniyor. Yeni yasa tasarısının kabul edilmesi durumunda, Avrupa pazarında İtalyan ürünlerine ilişkin etiketleme ve denetim standartları köklü bir şekilde değişebilir.