Göç ve Aile Üzerine Konferans

Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, göçün aileler üzerindeki derin etkilerini ve sosyal hizmetlerin hayati rolünü vurguladı.

Konferansın Genel Çerçevesi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, göçü yalnızca demografik bir hareketlilik olarak değil, insan, aile ve toplum ruhunu etkileyen bir dönüşüm olarak tanımladı. Konferans, Polis Akademisi Gölbaşı Yerleşkesi’nde gerçekleşti ve uluslararası katılımcıların yoğun ilgisiyle 4. Uluslararası Göç Konferansının en önemli teması oldu.

Göçün Ailelere Etkisi

Göktaş, göçün sadece sınırları değil, hayalleri, yaşam biçimlerini ve toplumsal dengeleri de değiştirdiğini vurgulayarak, bu dönüşümden en fazla ailelerin etkilendiğini belirtti. Göçmen ailelerin karşılaştığı psikolojik, sosyolojik ve iktisadi zorlukların, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde geniş yankıları olduğu ifade edildi.

Sosyal Hizmetlerin Rolü

“Yuvalarını kaybeden insanlara gönlümüzü ve kapılarımızı açtık” diyerek, Türkiye’nin mülteci krizlerine insani bir yaklaşım sergilediğini hatırlatan Göktaş, Filistin, Ukrayna ve Suriye gibi savaş bölgelerinden gelen ailelerin barınma, gıda, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için kapsamlı bir program uyguladıklarını açıkladı. Bakanlık, refakatsiz ve korunmaya muhtaç çocukların aile temelli bakım modelleri üzerinden desteklenmesini sağladı.

Gelecek İçin Politika Önerileri

Göktaş, aileyi merkeze alan politikaların önleyici, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması gerektiğini vurguladı. “Göçmenlerin yeni toplumlarla barışçıl ve kalıcı bağlar kurmasının ana şartı, ailenin güçlendirilmesidir” diyerek, eğitim, kadınların iş gücüne katılımı ve sosyal hizmet ağlarına erişimin kritik olduğunu belirtti. Ayrıca, kurumlar arası işbirliğinin bu sürecin başarısında belirleyici rol oynadığını sözlerine ekledi.

Kişisel Deneyim ve Son Söz

Bakan, kendisinin de yurt dışına göç eden bir ailenin evladı olduğunu hatırlatarak, “Yeni bir dil, yeni bir düzen, yeni bir toplum… Tüm bu değişimlerin ortasında insanı ayakta tutan en sağlam dayanak ailesidir” şeklinde duygusal bir vurgu yaptı. Göçün aileler üzerindeki hem kayıp hem de umut kaynağı olduğunu, aile bağlarının toplumsal direncin temelini oluşturduğunu ifade etti.

2025 Aile Yılı çerçevesinde, bu tür konferansların aile kurumunu güçlendirme ve toplumsal istikrarı sağlama açısından ne kadar hayati olduğu bir kez daha ortaya konmuş oldu.