Dünyaca tanınan yönetmen Nuri Bilge Ceylan‘ın İran’da düzenlenen Fajr Film Festivali‘nde jüri başkanlığı görevini kabul etmesi, ülkenin içinde ve dışında geniş yankı buldu. İranlı bağımsız sinemacılar, Ceylan’ın bu görevi üstlenmesinin, baskıcı rejime dolaylı bir meşruiyet sağladığı görüşünü dile getirerek protesto etti.


Fajr Film Festivali, her yıl İran Kültür ve İslami İrşad Bakanlığı’nın mali desteğiyle düzenlenir ve ülkenin en prestijli sinema etkinliği olarak kabul edilir. Festival, kuruluşundan bu yana devletin kültürel politikalarını dış dünyaya yansıtma aracına dönüşmüş, uluslararası isimlerin katılımı ise rejimin imajını yumuşatmak için kullanılmıştır. Bu bağlamda, bağımsız sinemacılar festivalin “hükümet çizgisinde ilerlediğini” ve “sanatın siyasi bir araç haline getirildiğini” savunuyor.
İran içindeki bağımsız sinema topluluğu, Ceylan’ın katılımını “siyasi bir beyaz perde” olarak nitelendirerek şu sözleri sarf etti: “Bir yabancı yönetmenin devlet kontrolündeki bir festivalde jüri başkanı olması, rejimin meşruiyetini artırır ve sansür mekanizmalarını meşrulaştırır.” Eleştiriler, sosyal medyada #CeylanFajr etiketiyle geniş kitlelere ulaştı ve birçok bağımsız yapımcının imza kampanyaları başlattığı görüldü.
Eleştirilere yanıt veren Ceylan, “Burada bulunma amacım sadece genç sinemacıları desteklemek ve sanatın evrensel değerlerini kutlamaktır” dedi. Yönetmen, “Siyasi tartışmalardan uzak duruyorum, katılımım tamamen sinemasal motivasyonlardan kaynaklanıyor” diyerek, festivaldeki görevinin herhangi bir ideolojik mesaj taşımadığını vurguladı. Ceylan ayrıca, İran sinemasının genç yeteneklerine tanınma fırsatı sağlamak istediğini belirtti.
Fajr Film Festivali yetkilileri, Ceylan’ın davetinin “uluslararası sinema dünyasından saygın bir ismi programa dahil etmek” amacıyla yapıldığını ve “festivalin sanatsal kalitesini artırmak” hedefi güttüğünü ifade etti. Yetkililer, “Ceylan’ın katılımı, İran sinemasının küresel ölçekte daha fazla ses duyurmasını sağlayacaktır” şeklinde bir açıklama yaptı.
Bu tartışma, sadece İran içinde değil, uluslararası sinema camiasında da dikkat çekti. Avrupa ve Amerika’daki film eleştirmenleri, Ceylan’ın kararını “sanatsal bir sorumluluk” olarak değerlendirirken, bazıları ise “politik bir beyaz perde” riskine işaret etti. İran dışındaki sinemaseverler, bu olayın İran sinemasının geleceği ve bağımsız yapımların özgürlüğü açısından bir dönüm noktası olabileceğini belirtiyor.
İranlı bağımsız sinemacılar, Ceylan’ın bu tutumunun bir “öncü” olmasını beklerken, aynı zamanda rejimin kültür politikalarına karşı daha fazla ses duyurmak için yeni yollar aramaya devam ediyor. Festivalin önümüzdeki yıllarda nasıl bir yön izleyeceği ve uluslararası isimlerin katılımının rejim üzerindeki etkisinin ne ölçüde olacağı ise belirsizliğini koruyor.