Endonezya Afetle Mücadele Ajansı (BNPB), Sumatra Adası’nın kuzey kesiminde şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel ve toprak kaymalarının 303 kişinin ölümüne yol açtığını açıkladı. 279 kişi hâlâ kayıp olarak listeleniyor ve 80 bin kişi güvenli bölgelere tahliye edildi.


Yetkililer, bölgenin jeolojik yapısının yağışlarla birleştiğinde büyük bir risk oluşturduğunu belirtti. “Arazi kaymaları, özellikle dağlık alanlarda, suyun toprak içinde birikmesiyle tetikleniyor. Bu seferki olay, yılların birikmiş nemiyle birlikte aşırı yağışların bir sonucu.” şeklinde konuştu bir jeolog.
Arama ve kurtarma ekipleri, hasar gören yollar, yıkılan köprüler ve devasa çamur akıntıları nedeniyle büyük zorluklarla karşı karşıya. “Her adımda yeni bir engelle karşılaşıyoruz. Çamur, enkaz ve yoğun yağış, ekiplerin bölgeye ulaşmasını güçleştiriyor.” diyen bir kurtarma komutanı, operasyonların hâlâ devam ettiğini vurguladı.
Uluslararası yardım kuruluşları da bölgeye destek gönderdi. Özellikle İnsani Yardım Koordinasyon Birimi (OCHA) ve Kızılhaç, acil barınma, yiyecek ve tıbbi malzeme sağlamak için lojistik destek sağlıyor. Yerel yönetimler, geçici barınma kampları kurarak tahliye edilen ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.
Afet, bölgedeki tarım arazilerini, altyapıyı ve yerleşim yerlerini ciddi şekilde tahrip etti. Tarım arazilerinin %60’ı su altında kaldı, bu da bölge ekonomisinin geçici olarak durma noktasına gelmesine yol açacak. Uzmanlar, iyileşme sürecinin birkaç yıl sürebileceğini tahmin ediyor.
Yerel halk arasında artan endişe ve travma, psikososyal destek ihtiyacını da gündeme taşıdı. “Kendi evimizi ve komşularımızı kaybettik. Şimdi ise gelecek konusunda büyük bir belirsizlik var.” diyen bir aile babası, duygusal yükün büyüklüğüne dikkat çekti.
Yetkililer, benzer felaketlerin önüne geçmek amacıyla erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi, sel ve toprak kayması risk haritalarının güncellenmesi ve altyapı dayanıklılığının artırılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, yerel toplulukların afet bilincinin artırılması ve acil durum planlarının düzenli olarak uygulanması vurgulandı.
Bu trajik olay, iklim değişikliğinin bölgesel etkilerinin bir göstergesi olarak da yorumlanıyor. Uzmanlar, artan ekstrem hava olaylarının gelecekte daha sık yaşanacağını ve hazırlıkların acilen güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor.