Fidan’dan AB Üyeliği, Ukrayna Barış Süreci ve Bölgesel Güvenlik Üzerine Kapsamlı Açıklamalar

Fidan’dan AB Üyeliği, Ukrayna Barış Süreci ve Bölgesel Güvenlik Üzerine Kapsamlı Açıklamalar
Yayınlama: 30.11.2025
6
A+
A-

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AB üyeliği isteğini, Ukrayna savaşıyla ilgili barış umutlarını ve Türkiye’nin bölgesel güvenlik politikalarını ayrıntılı bir şekilde değerlendirdi.

AB Üyeliği Konuşması

Sayın Cumhurbaşkanımız, Avrupa Birliği’ne üye olmak istediğimizi, bu yöndeki irademizi açık şekilde ortaya koyuyor.” diye başlayan Fidan, AB üyeliği sürecinde Avrupa’da siyasi iradenin geri dönmesinin kritik olduğunu vurguladı. “Şimdi sıra Avrupa Birliği’nde. Bizim için önemli olan Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik Avrupa’da siyasi iradenin geri dönmesidir, o zaman geri kalan çözülür. AB adım atmalıdır” dedi.

Fidan, Almanya ziyareti kapsamında Welt am Sonntag gazetesine verdiği röportajda, AB’nin Türkiye’ye yönelik tutumunun objektif kriterler üzerine inşa edilmesi gerektiğini, ancak bazı üye devletlerin siyasi ve ideolojik yaklaşımlarının süreci zorlaştırdığını belirtti.

Ukrayna Savaşı ve Barış Perspektifi

Rusya-Ukrayna savaşı hakkında sorulan soruya yanıt verirken Fidan, “Tarafların eskiye kıyasla barışa daha fazla hazır olduklarını görüyoruz. İki tarafın insanların çektiği acılar ve yıkımın boyutunu gördüğünü ve kendi sınırlarını fark ettiklerini” ifade etti. Putin’in belirli koşullar altında ateşkes ve kapsamlı bir barış anlaşmasını kabul etmeye hazır olduğuna işaret etti ve bu durumun Ukrayna tarafına iletildiğini, Türkiye’nin de bu sürece angaje olduğunu ekledi.

Fidan, barış anlaşmasının “her iki tarafın da ulusal güvenliğini koruma hakkına ve yükümlülüğüne saygı gösteren açık taahhütler içermesi” gerektiğini vurguladı. Böyle bir anlaşmanın 50, 60 hatta 70 yıl sürebilecek bir istikrar sağlayabileceğini dile getirdi.

NATO, ABD ve Güvenlik Garantileri

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un asker gönderme önerisine değinen Fidan, “NATO birlikleri, NATO’ya ait olmayan uluslararası gözlemci birliklerinden farklıdır” diyerek NATO’nun rolünü netleştirdi. ABD’nin Ukrayna’ya vereceği güvenlik garantisinin tartışılan en önemli unsur olduğunu ve Avrupa ülkelerinin “egemen bir ülkenin kendi güvenlik kararlarını kendisinin alması gerektiğini” savundu.

Fidan, barış sürecinin Avrupa güvenliğinin kalıcı garantilenmesi açısından kritik olduğunu ve bu bağlamda “yeni saldırıları önlemek için tarihi bir fırsat” sunduğunu belirtti. Ayrıca, NATO’nun ve diğer güçlerin senaryolara yönelik hazırlıklarını sürdüreceklerini hatırlatarak, Rusya’nın da ekonomik ve sosyal açıdan bu anlaşmadan fayda sağlayacağını ifade etti.

Türkiye’nin Avrupa ve Bölgesel Stratejisi

Fidan, Avrupa güvenlik yapısının NATO temelli olduğunu, savunma sanayisinin Ukrayna savaşıyla birlikte zayıf yönlerini ortaya çıkardığını ve önümüzdeki 10 yılda Avrupa savunma bütçesinin büyük bir artış göreceğini dile getirdi. Türkiye’nin bu süreçte aktif bir katılımcı olma isteğini vurguladı.

Amerikanların Avrupa güvenliğine ilişkin angajmanının geleceği üzerine informel tartışmaların sürdüğünü belirten Fidan, ABD’nin kendi dış politikası, ticaret ve teknoloji politikalarıyla ilgili temel sorular sorduğunu ve bu durumun “kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere yol açmamak” için konuşulmaktan kaçınıldığını söyledi.

Avrupa’nın yeni bir dünya düzeninde “kendi çekim merkezini mi oluşturacağı yoksa büyük güçlerin yönlendirmesine izin mi vereceği” sorusunun kritik olduğunu belirten Fidan, ABD‑Çin rekabetinin Avrupa’nın stratejik kararlarını şekillendireceğini hatırlattı.

Suriye ve Bölgesel İlişkiler

Fidan, Suriye’nin ekonomik krizden ve geçmişin yaralarından yavaş yavaş toparlandığını, devrimden bu yana yaklaşık 500 bin kişinin Türkiye’den Suriye’ye geri döndüğünü belirtti. Bu geri dönüşün ekonomik fırsatlar yaratacağını ve önümüzdeki 1‑2 yılda sayının artabileceğini ifade etti.

Türkiye, Almanya, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin Suriye’nin kronik sorunlarını çözmek için ortak çaba gösterdiğini vurgulayan Fidan, en büyük riskin İsrail olduğunu söyleyerek, “İsrail’e güvenlik endişelerini ilgili taraflara bildirmeliyiz; aksi takdirde bombardıman gibi tepkiler başka mesajlar verir” şeklinde uyarıda bulundu.

Komşularla Dostane İlişkiler ve Hibrit Saldırılar

Fidan, “Türkiye hiçbir zaman sorun çıkaran bir taraf olmak istemez” diyerek, Rusya’nın Avrupa’ya yönelik hibrit saldırılarını (su altı altyapısı, insansız hava araçları, siber saldırılar) örnek gösterdi ve bu tehditlere karşı diyalogun sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Son olarak, Türkiye’nin tüm komşularıyla dostane ilişkilere sahip olmak istediğini ve “komşularımızla sürekli çatışma halinde olmayı göze alamayız” şeklindeki kararlılığını yineledi.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.