DEM Parti Sözcüsü ve Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan 2026 bütçe görüşmeleri sırasında, Başkan Mesud Barzani’nin Cizre ilçesine gerçekleştirdiği ziyareti ve bu ziyaretin düzenlendiği 4. Uluslararası Melayê Cizîrî Sempozyumu’nu detaylı bir şekilde ele aldı.


Doğan, ziyaretin tarihi ve sembolik ağırlığının altını çizerek, “Barzani’nin Cizre’ye gelmesi tarihsel bir kırılma noktası ve bölge halkı için büyük bir moral kaynağı” ifadelerini kullandı.
DEM Parti’nin seçim başarısı ve dışlanma iddiası
Parti, Şırnak genelinde %90’lık bir oy oranına sahip olmasına rağmen, organizasyonda “yok sayılmaya çalışıldığını” belirtti. “Biz Cizre’de yüzde 90 oy alıyoruz neredeyse. Tüm engellemelere, baskılara rağmen yıllardır bu böyle. Şırnak genelinde birinci partiyiz, 3 milletvekilimiz ve belediye eş başkanlarımız var” dedi.
Bu açıklamalar, bölgedeki siyasi dengelerin ve merkez‑yer ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği tartışmasını alevlendirdi.
Yeni süreçte dil ve yöntem değişikliği çağrısı
Doğan, Türkiye’de gündeme gelen “yeni çözüm süreci”ni de değerlendirdi. “Yeni sürecin temel ihtiyacı adalet, hukuk ve demokrasi” diyerek, sürecin “yeni bir dile, yeni bir yönteme” ihtiyaç duyduğunu vurguladı. “Bu dilin uygulamalarda görünür hale gelmesi ve bütçeye yansıması, daha adil bir bütçe yaratmamızı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Siyasi sorumluluk ve süreçten araçsallaştırma uyarısı
Ayşegül Doğan, sürecin “kırılma noktası” olduğunu belirttikten sonra, “Bize dil uyarısı yapanlar, aynı özeni kendileri de göstermeli” diyerek, hem iktidarın hem muhalefetin sorumluluğa sahip olması gerektiğini hatırlattı. “Bu kritik eşik yalnızca bize değil, iktidara ve muhalefete de sorumluluk yüklüyor. Hiç kimse bu süreçten farklı bir güç devşirmeye çalışarak süreci araçsallaştırmamalı” ifadeleriyle sürecin politik amaçlarla suistimal edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Doğan’ın bu söylemi, DEM Parti’nin yerel ve ulusal arenadaki konumunu güçlendirme çabalarını ve Barzani ziyareti üzerinden ortaya çıkan protokol krizini yeni bir perspektiften değerlendirme ihtiyacını gözler önüne serdi.