Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu, gün ışığının azalmasıyla tetiklenen bir depresyon türüdür. Klinik Psikolog Cansu Kaya, kış aylarında gündüz saatlerinin kısalması, havaların soğuması ve doğanın durağanlaşması gibi faktörlerin biyolojik saati bozduğunu ve serotonin düzeyini düşürerek melatonin artışına yol açtığını belirtiyor. Bu kimyasal dengesizlik, sabahları uyanmayı zorlaştırır, gün içinde halsizlik yaratır ve karbonhidrat ağırlıklı yiyecek tüketimini artırır.


Kaynaklara göre kadınlar, genç yetişkinler ve depresyon öyküsü olan bireyler bu bozukluğa daha duyarlıdır. “Kış depresyonu özellikle kadınlarda daha sık görülüyor” diyen Kaya, şu başlıca belirtileri sıralıyor:
Sürekli üzgün, karamsar ve isteksiz hissetme
Gün içinde belirgin enerji düşüklüğü ve halsizlik
Sabah uyanmakta zorlanma, aşırı uyku hali
Karbonhidrat ağırlıklı yiyeceklere yönelme, kilo alımı
Konsantrasyon güçlüğü, iş/okul performansında düşüş
Sosyal hayattan çekilme, yalnız kalma isteği
Eğer bu semptomlar iki haftadan uzun sürerse, profesyonel bir değerlendirme şarttır.
Kaya, mevsimsel depresyonun tedavi edilebilir olduğunu vurguluyor. En etkili yöntemlerden bazıları şunlardır:
Doğal Işık Terapisi: Sabah saatlerinde en az 30 dakikalık dışarı yürüyüşleri, biyolojik ritmi yeniden dengelemeye yardımcı olur.
Düzenli Uyku ve Beslenme: Aynı saatte yatmak ve kalkmak, düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmek enerji dalgalanmalarını azaltır.
Fiziksel Aktivite: Hafif egzersizler serotonin üretimini destekler.
Psikoterapi ve İlaç Tedavisi: Gerekli görüldüğünde bilişsel‑davranışçı terapi (BDT) ve/veya antidepresanlar kullanılabilir.
Kış aylarında içe kapanma eğilimi artar. Kaya, “Küçük sosyal temaslar bile duygusal dengeyi korur” diyerek, aile, arkadaş ve topluluk aktivitelerinin önemine işaret ediyor. Psikoterapi ise semptomların erken aşamada tanımlanması ve yönetilmesi açısından kritik bir araçtır. “Yardım istemek bir güçsüzlük değil, iyileşme yolculuğunun ilk adımıdır.” sözleri, hastaların cesaretlendirilmesi için kullanılabilir.
Sonuç olarak, kış depresyonu sadece geçici bir moral bozukluğu değildir; biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir hastalıktır. Erken farkındalık, doğru tedavi ve sosyal destekle bu sürecin üstesinden gelmek mümkündür.