Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde doğup büyüyen Mina Anka Doguz, henüz 8 yaşındayken annesinin yönlendirmesiyle tekvandoya adım attı. Üç yıl sonra ise ikiz kardeşi Anhar Yuşa ile birlikte, Orta Asya kökenli dövüş sanatı Alpagut’a yöneldi. Kısa sürede bölge ve ulusal düzeyde 2 bölge, 3 Türkiye şampiyonluğu kazanarak adından söz ettirmeye başladı.
2024 yılında milli sporcu unvanını alarak sporcunun kariyerinde bir dönüm noktasına imza atan Mina, aynı yıl Gürcistan’da düzenlenen 4. Dünya Alpagut Şampiyonası’nda “batur” sisteminde birincilik, “gurşag” sisteminde ise üçüncülük elde etti. Bu başarılar, onun genç yaşta uluslararası arenada da iddialı olduğunu gösterdi.


5. Dünya Alpagut Şampiyonası 4‑7 Aralık tarihleri arasında Bursa Uludağ Üniversitesi Spor Kompleksi’nde gerçekleşecek. Mina, antrenör annesi Rümeysa Anka Emiraslanova ile birlikte, hem fiziksel hem de mental açıdan en üst düzeye çıkmak için yoğun bir program yürütüyor. “Süreç biraz zorlu, müsabakalara hazırlanmak kolay olmuyor” diyerek sürecin zorluklarını kabul eden genç sporcu, aynı zamanda “Türkiye’yi temsil etmek büyük gurur, insanın göğsü kabarıyor” ifadeleriyle motivasyonunu dile getiriyor.
Geçen yıl kazandığı altın madalya ona büyük bir özgüven kazandırmış olsa da, Mina bu yıl da “batur” sisteminde birincilik, “gurşag” sisteminde de birinci olmak hedefini koruyor. Antrenman programı haftada iki kez antrenman, hafta sonu çift antrenmanları ve hatta otel içinde yapılan ek seansları içeriyor. Emiraslanova, “Bu sefer sadece antrenmanlarla kalmayacağız, otelde de çalışacağız; çünkü rakiplerin stilini iyi analiz etmek gerekiyor” diye ekliyor.
Emiraslanova, 15 ülkeden 197 sporcunun katılacağı bu büyük organizasyonda Türkiye’nin “batur” ve “gurşag” disiplinlerinde yeniden podiumda yer almasını hedeflediğini belirtiyor. İkiz kardeşlerinden Anhar Yuşa’nın geçen yıl Türkiye Şampiyonası’nda sakatlanması nedeniyle bu yıl katılamayacağını, ancak Mina’nın tek başına da başarıya ulaşacağına inandığını vurguluyor.
“Bursa’da Türk bayrağını dalgalandıracağız” diyen Emiraslanova, aynı zamanda kendi akademik sorumluluklarından bahsederek, “Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde bilgisayar programcılığı birinci sınıfta okuyorum; derslerime de ağırlık vermek zorunda kaldım” diyerek sporcu‑antrenör dengesini anlatıyor.
Bu yılki şampiyonanın Türkiye’de gerçekleşmesi, hem sporcular hem de izleyiciler için büyük bir motivasyon kaynağı. Emiraslanova, “Kızımın maçlarını izleyebilecek olmanın heyecanı tarif edilemez” sözleriyle aile bağının da spordaki önemine değiniyor.
Alpagut, Orta Asya’nın köklü dövüş sanatlarından biri olarak, hem fiziksel güç hem de zihinsel dayanıklılık gerektiriyor. “Batur” sistemi, hızlı ve agresif saldırı taktiklerine odaklanırken, “gurşag” sistemi daha stratejik ve savunma ağırlıklı bir yaklaşım sunuyor. Bu iki sistemde aynı anda başarılı olmak, sporcunun çok yönlü yeteneklerini ortaya koyması anlamına geliyor.
Mina Anka’nın hem “batur” hem de “gurşag”da birincilik hedefi, onun bu iki disiplin arasındaki dengeyi kurabildiğinin bir göstergesi. Bu da genç sporculara örnek olacak nitelikte bir başarı hikâyesi sunuyor.
Şampiyonanın sonunda elde edilecek derecelerin, Mina’nın ileriki kariyerine yön vereceği kesin. Uluslararası arenada deneyim kazanması, ilerleyen yıllarda olası Olimpik ve dünya çapı turnuvalarda Türkiye’yi temsil etmesi için bir basamak olacak. Ayrıca kardeşi Anhar Yuşa’nın iyileşme sürecinin ardından tekrar sahaya dönmesi, ikizlerin birlikte yarışacağı bir döneme işaret ediyor.
Türkiye’nin bu prestijli organizasyonda elde edeceği başarı, Alpagut sporunun ülkemizde daha geniş kitlelere tanıtılması ve genç yeteneklerin bu alana yönlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Son olarak, Mina Anka Doguz’un “Bursa’da birinci olmak, hem ailemizi hem de ülkemizi gururlandıracak” sözü, şampiyonanın sadece bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda ulusal bir gurur kaynağı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.