Türkiye’nin dış ticaret performansı, yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatındaki hızlı artış sayesinde yeni bir ivme kazandı. Ocak‑kasım 2025 döneminde, yüksek ve orta‑yüksek teknolojili ürün ihracatı yıllık %9,6 artarak, imalat sanayi ihracatındaki payını %43 seviyesine çıkardı. Bu oran, önceki yıla göre önemli bir yükselişi temsil ediyor ve ekonomik dönüşüm stratejisinin somut bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Şimşek, açıklamasında “Kasım ayında ihracat yıllık 270,6 milyar dolara ulaşırken, ithalat 361,9 milyar dolar olarak gerçekleşti” ifadelerini kullandı. Bu rakamlar, dış ticaret dengesinin hâlen negatif olmasına rağmen, ihracatın kalite ve katma değer yönünde ilerlediğini gösteriyor. Bakan, “Yüksek teknolojili üretimi ve rekabet gücümüzü artırmak hedefiyle aktif sanayi politikalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz” diyerek, devletin destek paketlerinin devam edeceğini belirtti.
Uzmanlar, bu gelişimin Türkiye’nin küresel tedarik zincirlerinde daha fazla yer almasını sağlayabileceğini ve özellikle otomotiv, savunma ve beyaz eşya sektörlerinde ihracatın %10‑15 arasında büyümesi beklentisini ortaya koyuyor. Ayrıca, araştırma‑geliştirme (AR‑GE) harcamalarının artırılması ve yeni teknoloji odaklı fabrikaların açılması, bu trendi destekleyecek temel unsurlar arasında yer alıyor.
Şimşek, ilerleyen dönemlerde “Üretken sektörlere yönelik desteklerimizi daha da güçlendirecek, vergi indirimleri ve finansman kolaylıklarıyla yüksek teknoloji ihracatını sürdürülebilir kılacağız” şeklinde bir taahhüt verdi. Bu çerçevede, KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumların iş birliğiyle genç girişimcilerin ve KOBİ’lerin de bu alanda daha aktif rol alması hedefleniyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ihracat yapısında teknoloji payının artışı, hem ekonomik büyüme hem de istihdam kalitesinin yükselmesi açısından kritik bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.