2025, dünya genelinde birçok bölgede sınır güvenliği politikalarının sıkılaşması, ticaret savaşlarının devam etmesi ve askeri harcamaların artmasıyla dikkat çekerken, aynı yıl Küresel Barış Endeksi (GPI)nin en üst sıralarında beş ülke yer alarak “barış hâkimiyeti”nin canlı bir örneğini gösterdi.


İzlanda, uzun yıllardır listede bir numara olarak kalırken; İrlanda, Yeni Zelanda, Avusturya ve Singapur da sırasıyla ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci yerleri alarak bölgesel istikrarın ve toplumsal güvenin simgesi oldular.
2008’den beri GPI’nin zirvesinde yer alan İzlanda, güvenlik, askerileşme ve dış çatışma üç temel başlıkta da “lider” konumunda. Ülkenin başkenti Reykjavik’te polisler silah taşımaz; sokaklarda gece yürümek, “korkusuz bir deneyim” olarak tanımlanır. İzlandalı genç Inga Rós Antoníusdóttir şöyle diyor: “Gece dışarıda korkmadan yürüyebilirsiniz; ebeveynler bir kafede yemek yerken, bebek arabasında uyuyan bebekleri görebilirsiniz. Polisler silah taşımıyor.”
Bu güvenlik hissi, ülkenin cinsiyet eşitliği politikalarıyla da birleşerek toplumsal bağları güçlendiriyor. İnga, “Eşit fırsatlar ve dayanıklı sosyal sistemler herkes için daha adil ve güvenli bir toplum oluşturuyor” ifadesiyle, barışın yalnızca askeri ölçütlerle değil, sosyal politikalarla da ölçüldüğünü vurguluyor.
İrlanda, son yıllarda askerileşme seviyesini düşürerek GPI sıralamasında yükselmeyi başardı. Ülke, dış çatışmalara katılmama ve diplomasi odaklı bir dış politika izliyor. Jack Fitzsimons “Derin bir topluluk ve dostluk hissi sizi evinizde ve rahat hissettiriyor” diyerek, İrlandalıların sosyal ağlarının barışın temel taşı olduğunu belirtiyor.
İrlanda’nın nötr tutumu, NATO gibi askeri ittifaklara katılmaması ve iç politikada güçlü sosyal güvenlik ağları oluşturması, ülkenin “düşük çatışma” profiline doğrudan katkı sağlıyor.
Pasifik’te izole bir ada ülkesi olan Yeni Zelanda, bu yıl GPI sıralamasında iki sıra yükselerek üçüncü oldu. Ülkenin katı silah yasaları ve düşük terör olayları, güvenlik algısını artırıyor. Yerel halktan Mischa Mannix‑Opie “Yeni Zelanda dünyanın en katı silah yasalarına sahip ülkelerinden biri. Bu da güvenlik hissine katkı sağlıyor” diyerek, yasal çerçevenin toplumsal huzuru nasıl şekillendirdiğini anlatıyor.
Yeni Zelanda’da çocuklar okula yürüyerek gidiyor, evler kilitli bırakılmıyor ve bir araç arızalandığında sürücüler yardım elini uzatıyor. Bu kültür, “topluma ve sisteme güven” duygusunu pekiştiriyor.
GPI’de dördüncü sırada yer alan Avusturya, NATO gibi askeri bloklara üye olmama politikasıyla dış tehditlere karşı iç odaklı bir yaklaşım benimsiyor. Avusturyalı Armin Pfurtscheller, “Güçlü bir sosyal güvenlik ağı, üst standartlarda sağlık ve mükemmel eğitim imkanları istikrar ve güveni besliyor” diyerek, sosyal refahın barış üzerindeki doğrudan etkisini vurguluyor.
Avusturya’da insanlar gece nehir kenarında yürüyüş yapabiliyor, evlerini kilitlemek zorunda kalmıyor ve bisikletlerini zincirlemeden dışarı bırakabiliyor. Bu durum, “güvenlik sadece bir istatistik değil, hayatın gerçeği” görüşünü pekiştiriyor.
Asya’da GPI ilk 10’da yer alan tek ülke Singapur oldu. Yüksek kişi başına askeri harcama oranına rağmen, ülke iç güvenlik konusunda yüksek puan alıyor. Xinrun Han, “Gece yürüyüşe çıkıyorum ve korkmuyorum. Eve yürümek birçok metropolde olduğu gibi, gerilim yüklü ya da bunaltıcı değil” diyerek, şehrin düşük suç oranını ve yüksek yaşam kalitesini özetliyor.
Singapur’un LGBT+ politikaları sınırlı olsa da, “Pink Dot” gibi etkinlikler sosyal ilerleme sinyalleri veriyor. Han, “Buralı olsan da olmasan da tümü özgür hissettiriyor” diyerek, güvenli ortamın bireysel özgürlüklerle nasıl dengelendiğini anlatıyor.
163 ülkenin değerlendirdiği GPI’de Türkiye 146. sırada yer alarak bir sıra yükselmiş olsa da, hâlâ yüksek dış çatışma riski taşıyan ülkeler arasında. Suriye ve Etiyopya’da devam eden çatışmalar, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki istikrarsızlık, Türkiye’nin barış skorunu sınırlayan faktörler olarak öne çıkıyor. Rapora göre, küresel etki düzeyi yüksek ülkelerin sayısı Soğuk Savaş’tan bu yana üç katına çıkmış durumda ve Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam ve Güney Afrika gibi ülkelerle etki alanını genişletiyor.
GPI’nin 23 göstergesi – askeri harcamalar, dış çatışmalar, terörizm, cinayetler ve sosyal refah ölçütleri – bir ülkenin barış içinde yaşama kapasitesini ölçüyor. İzlanda, İrlanda, Yeni Zelanda, Avusturya ve Singapur gibi ülkeler, “güvenli sokaklar, güçlü sosyal güvenlik ağları ve kapsayıcı politikalar” sayesinde bu göstergelerde yüksek puan alıyor. Bu ülkeler, barışı sadece bir istatistik olarak değil, günlük yaşamın dokusuna işleyen bir gerçek olarak sunuyor.
Diğer yandan, küresel çatışmaların artışı ve askeri harcamaların yükselmesi, dünya genelinde barışın kırılgan bir zeminde olduğunu hatırlatıyor. Uzmanlar, “Barışın sürdürülebilir olması için sadece askeri harcamaları azaltmak yetmez; sosyal eşitlik, toplumsal dayanışma ve kapsayıcı politikalar da aynı derecede kritik” diyor.
Bu bağlamda, 2025 yılı barış endeksinde öne çıkan beş ülke, diğer devletlere örnek teşkil ederken, dünya genelinde barışın korunması için çok boyutlu bir yaklaşımın gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.