İLETİŞİM Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Belediye CHP’ye geçince MKE Antalya Pil Fabrikası arazisini geri istedi ve fabrikanın devri siyasi gerekçeyle iptal edildi” iddiasının tamamen asılsız olduğunu belirtti.
Merkez, açıklamasında şu detayları paylaştı:
• 2022 yılında hazine adına tescil edilen Antalya Pil Fabrikası arazisi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Kepez Belediyesine millet bahçesi olarak tahsis edildi.
• Devir protokolünde, millet bahçesinin iki yıl içinde tamamlanması ve MKE’ye devredilen araziye karşılık başka bir arazi tahsis edilmesi şartı bulunuyor.
• Bu şartların iki yıl içinde sağlanmaması halinde protokolün geçersiz olacağı ve tahsisin iptal edileceği açıkça belirtilmişti.
Şartların yerine getirilmemesi nedeniyle, protokolün iptal edildiği ve arazi 19 Eylül 2025 tarihinde MKE’ye iade edildiği vurgulandı. DMM, sürecin ilgili mevzuat ve protokole tamamen uygun yürütüldüğünü, hiçbir siyasi unsurun etkili olmadığını tekrarladı.
‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak nitelendirilen yerleşke içindeki yapıların ise MKE tarafından kültürel miras niteliğiyle korunduğu ve bu konunun da şeffaf bir biçimde yürütüldüğü bildirildi.
Bu açıklama, özellikle sosyal medyada ve bazı basın organlarında yer alan, arazi devrinin siyasi bir oyun olduğu yönündeki iddiaların aksine, resmi belgeler ve protokollere dayalı bir yanıt niteliği taşıyor.
Uzmanlar, dezenformasyonun toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğini ve kamuoyunun doğru bilgiye erişiminin önemini vurguluyor. DMM, bu tür asılsız haberlerin yayılmasını önlemek amacıyla kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğini belirtti.


**Gelecek adımlar**
DMM, benzer iddiaların ortaya çıkması durumunda hızlı ve şeffaf bir yanıt verme taahhüdünde bulunuyor. Ayrıca, ilgili kurumların protokol ve mevzuata uygun hareket ettiğini denetlemek üzere periyodik denetimler yapılacağı ve bu denetim raporlarının kamuoyuyla paylaşılacağı duyuruldu.
Bu süreç, Türkiye’nin altyapı yatırımları, çevre politikaları ve kültürel miras koruma konularında şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine bağlı kalınması gerektiğinin bir örneği olarak gösteriliyor.