Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde, 1975 yılında otomobil ve traktör parçaları satan bir atölyede çırak olarak işe başlayan 67 yaşındaki Oğuz Matracı, o dönemdeki zorlu koşullara rağmen sabır ve azimle mesleğini öğrendi.
“Çıraklık, benim için sadece bir başlangıçtı; her gün bir şeyler öğrenmek, bir adım daha ileri gitmek demekti.”

1982 yılında, ustasının ona sunduğu ortaklık teklifiyle dükkanın yarısının sahibi oldu. Bu dönemde hem borcunu ödeyerek hem de dükkanın mal varlığının yarısına sahip olarak “Hayalim bir gün bu dükkana tam sahip olmaktı” sözlerini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştı.
1998 yılında ortaklıktan ayrılarak tek başına yönetmeye başlayan Matracı, gelir dalgalanmalarına rağmen işini aşk ve dürüstlük prensipleriyle sürdürdü. “Ne çok para kazandım, ne az para kazandım; önemli olan dürüst kalmaktı,” diyerek değerlerine sıkı sıkıya bağlı kaldı.
Matracı, uzun yıllar boyunca dükkanın kiracısı olarak çalıştı ve elde ettiği kazançla çocuklarını büyüttü. “Ellerine ekmeği verdik, onlara haysiyet, doğruluk ve dürüstlük aşıladık,” sözleri, nesiller arası değer aktarımının önemini vurguluyor.
Bu süreçte, aynı sanayi sitesinde çalışan Recep Gümüş de Matracı’nın başarısını “Taşköprü’nün sevilen bir esnafı, Oğuz abi sayesinde gurur duyuyoruz” diyerek özetledi.
Taşköprü sakinleri, Matracı’nın dükkanı satın almasını bir “kıdemli çırak için hak ettiği bir zafer” olarak nitelendiriyor. Yerel halk, uzun yıllar boyunca aynı yerde hizmet veren bir esnafın kendi işini kurmasını, bölgenin sosyo‑ekonomik dokusuna olumlu bir dokunuş olarak görüyor.
Bu hikâye, bir neslin emek ve sabrının, doğru zamanda doğru fırsatla buluştuğunda nasıl somut bir başarıya dönüşebileceğinin canlı kanıtı.