“Jeopolitik gelişmeler hakkında fikir sahibi olan herkes, Avrupa’da sahip olduğu konum, gösterdikleri güç, askeri kapasite, teknoloji ve inovasyon nedeniyle Türkiye’ye ihtiyacımız olduğunu biliyor.” Francken, bu sözleri Türkiye‑Belçika Savunma Sanayii Günü etkinliğinde dile getirdi.
Etkinlik, Brüksel’de gerçekleşti ve iki ülkenin savunma sanayi temsilcileri, devlet görevlileri ve diplomatik misyonerleri bir araya geldi. Türkiye’nin Belçika Büyükelçisi Görkem Barış Tantekin, NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk ve Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Ertaç Koca da toplantıya katıldı.


Francken, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “Türkiye, hızla büyüyen savunma potansiyeli ve dünya çapında tanınan dinamik sektörüyle önemli fırsatlar sunuyor” diyerek, iki ülke arasındaki iş birliğinin sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik bir fırsat olduğunu vurguladı. Francken, “Türk sanayiine, Türk halkına, Türk diplomasisine ihtiyacımız var; senaryomuzda Türkiye olmadan bir gelecek hayal edemiyorum” şeklinde ek açıklamalarda bulundu.
Toplantı sonrası düzenlenen resepsiyonda, Francken, “Türkiye, NATO ittifakımızın önemli bir temel taşıdır ve savunma sanayisi, şirketlerimiz için ilginç ve değerli bir ortaktır” diyerek, iki ülkenin stratejik ortaklığının derinleşeceğini belirtti.
Bu etkinlik, 2026 Mayıs ayında Türkiye’ye yapılacak Belçika Kraliyet Ekonomik Misyonu’na hazırlık niteliği taşıyor. Misyon, Belçika Prensesi Astrid’in başkanlığında gerçekleşecek ve SSB, Agoria, BSDI, FIT, AWEX ve Hub Brussels gibi kurumların iş birliğiyle organize edilecek. Misyonun amacı, savunma teknolojileri, siber güvenlik ve yenilenebilir enerji gibi yüksek katma değerli alanlarda ortak projeler geliştirmek.
Uzmanlar, bu tür yüksek seviyeli temasların, ortak Ar‑Ge projelerinin artması, yerli savunma ürünlerinin ihracatının genişlemesi ve bölgesel güvenlik mimarisinin güçlenmesi gibi somut çıktılar doğuracağını öngörüyor. Francken’in vurguladığı gibi, “Birlikte çalışma sorumluluğumuz” sadece askeri alanda kalmayıp, savunma sanayii dışındaki teknolojik ve ekonomik iş birliğine de yol açacak. Bu bağlamda, iki ülke arasındaki diplomatik diyaloğun sürdürülebilir bir çerçeveye oturması bekleniyor.