Amsterdam’ın güneydoğusunda, 1985 yılında nörobiyolog Prof. Dick Swaab tarafından kurulan Beyin Bankası, dünyanın en büyük beyin koleksiyonlarından biri olarak kabul ediliyor. Swaab, Alzheimer hastalığının gizemini çözmek amacıyla ilk bağışçıları yerel huzurevlerinden seçti ve beyin çıkarma işlemlerini bizzat gerçekleştirdi. 5 bin 300’den fazla beyin şimdi özel -70 °C koşullarında dondurularak ve parafin içinde sabitlenerek saklanıyor.

Bankanın yeni girişimi, bu dev arşivi yapay zekâ algoritmalarıyla tarayarak beyin hücrelerinin gen yapısını, protein dağılımını ve moleküler etkileşimlerini haritalamayı amaçlıyor. Bu sayede Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz, travma sonrası stres bozukluğu, şizofreni, bipolar bozukluk ve depresyon gibi karmaşık hastalıkların altında yatan biyolojik mekanizmalar daha net ortaya konulabilecek.
AI destekli analizler, klasik beyin tarayıcılarının göremediği mikro yapıları detaylı biçimde inceleyebildiği için, araştırmacılar hastalıkların erken teşhisinde ve kişiselleştirilmiş tedavi protokollerinin geliştirilmesinde yeni bir döneme adım atacaklar.
Bir bağışçı vefat ettiğinde, “donör telefonu” üzerinden gelen çağrıya hemen müdahale ediliyor. Beyin, ölümden sonraki en geç 6 saat içinde çıkarılıyor; sol yarımküre -70 °C’de dondurulurken, sağ yarımküre parafin içinde sabitlenerek mikroskobik incelemeye hazırlanıyor. Bu hızlı ve titiz prosedür, doku kalitesinin korunmasını sağlıyor.
Bankanın müdürü Inge Huitinga, koleksiyonun en büyük eksikliğinin psikiyatrik rahatsızlıklara sahip bağışçılar olduğunu belirtiyor. Şu anda depresyon, bipolar bozukluk ve şizofreni gibi hastalıklara sahip 1500 gönüllü kaydı bulunuyor ancak sadece 258 beyin bu koşullarda saklanıyor. Bilim insanları, güçlü bir araştırma için bu sayının en az 20 katına, yani yaklaşık 5 000 beyne ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
1980’lerde AIDS’ten ölen genç erkeklerin beyinlerinde tespit edilen anatomik farklılıklar, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmıştı; bulguların damgalamaya neden olabileceği gerekçesiyle eleştiriler uzun yıllar devam etti. Amsterdam Beyin Bankası, bu tür tartışmaları aşmak ve verileri şeffaf bir şekilde paylaşmak için etik komitelerle iş birliği yapıyor.
Bankanın yıllık 1,3 milyon Euro’luk bütçesini karşılamak için devlet hibeleri, özel sektör destekleri ve uluslararası projelerden elde edilen fonlar kullanılıyor. Bu finansal altyapı, AI tabanlı “moleküler harita” projesinin yanı sıra, her yıl dünya çapında 1500’den fazla araştırma ekibine örnek gönderilmesini de mümkün kılıyor.
Gelecek yıllarda, yapay zekâ sayesinde elde edilecek tam bir beyin moleküler atlası, sadece hastalıkların tedavisinde değil, aynı zamanda nörolojik gelişimin temel prensiplerini anlamada da kritik bir kaynak olacak. Depresyon, anksiyete ve bipolar bozukluk gibi durumların moleküler düzeyde tanımlanması, kişiselleştirilmiş psikiyatri yaklaşımlarının önünü açacak.