Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) aralık ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politik faiz oranını 150 baz puan indirerek %38 seviyesine çekti. Aynı toplantıda, gecelik vadeli borç verme faiz oranı %41, gecelik vadeli borçlanma faiz oranı ise %36,5 olarak belirlendi. Bu karar, enflasyonla mücadelede daha agresif bir duruş sergilemek ve yerel para biriminin istikrarını desteklemek amacıyla alındı.
Faiz indiriminin ardından piyasalar hızlı bir dalgalanma yaşadı. Euro, Türk lirası karşısında 50 TL’yi ilk kez aştı ve 50,05 TL seviyesinde alıcı buldu. Bu seviye, euro‑TL paritesinin tarihindeki en yüksek noktalardan biri olarak kayıtlara geçti. Parite, %0,41 prim ile yeni bir rekor kırdı. Dolar ise 42,61 TL seviyesinde işlem görmeye devam etti.
Euro‑TL kuru, 2020 yılında 6,5 TL civarında iken, 2023 sonunda 48 TL seviyesine kadar yükseldi. 2024 yılının ilk çeyreğinde ise 49 TL bandını kırmaya çalışan euro, Aralık ayında %38’lik faiz indirimi sonrası kritik bir eşik olan 50 TL’yi aştı. Uzmanlar, bu kırılmanın sadece kısa vadeli spekülasyon değil, aynı zamanda dış ticaret açığı, cari açık ve jeopolitik risklerin bir yansıması olduğunu belirtiyor.
“Faiz indirimi, enflasyonla mücadelede riskli bir adım; ancak likidite akışını rahatlatmak ve kredi maliyetlerini düşürmek için kaçınılmaz bir karar” diye yorum yapan bir ekonomi analisti, euro‑TL kırılımının “döviz piyasasında kısa vadeli bir dalgalanma” olmasının yanı sıra, uzun vadeli yapısal sorunların hâlâ çözülmediğine işaret etti. Başka bir finansal danışman ise, euro‑TL çiftinin 50 TL seviyesini aşmasının “yatırımcıların risk iştahının artması ve yerel para birimindeki belirsizliğin hâlâ yüksek olması” nedeniyle gerçekleştiğini vurguladı.
Ekonomistler, önümüzdeki aylarda Merkez Bankası’nın faiz politikalarını yeniden gözden geçirebileceğini ve enflasyonun kontrol altına alınmasıyla birlikte döviz kurlarında istikrarın sağlanabileceğini öngörüyor. Ancak, dış şoklar, enerji fiyatları ve küresel jeopolitik gelişmelerin euro‑TL paritesini yeniden sarsma ihtimali bulunuyor. Yatırımcıların ise portföylerini çeşitlendirerek döviz riskine karşı korunma stratejileri geliştirmeleri öneriliyor.

