Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası adlı tasarı, Jeffrey Epstein’in 2019’da hapishanedeki ölümünden sonra ortaya çıkan spekülasyonları ve kamuoyu baskısını yanıtlamak amacıyla hazırlandı. Tasarı, ABD Adalet Bakanlığı altında bulunan tüm Epstein dosyalarının kamuya açılmasını zorunlu kılıyor.

Meclis’te yapılan oylamada 427 üye evet oyunu kullanırken, sadece bir milletvekili hayır oyunu verdi. Bu, tasarının neredeyse oy birliğiyle kabul edildiğini gösteriyor ve Amerikan halkının uzun süredir beklediği şeffaflık adımının atıldığını işaret ediyor.
Repüblikanların çoğunlukta olduğu Kongre’de bu adım, Başkan Donald Trump’ın dosyaların açıklanması yönündeki tutumunun son zamanlarda değişmesinin ardından geldi. Trump’ın bu konudaki açıklamaları, tasarıyı destekleyenleri cesaretlendirdi.
Tasarı, şimdi ABD Senatosu’na taşındı. Senato’da da onaylanırsa, yasa Beyaz Saray’a iletilip Başkan Trump imzasına sunulacak. Başkan imzalarsa, yasa resmen yürürlüğe girecek ve tüm Epstein dosyaları kamuoyu ile paylaşılacak.
Bu yasa, Adalet Bakanlığı’nın kontrolündeki tüm Jeffrey Epstein dosyalarını kapsıyor. Dosyalarda, 14 yaşından itibaren 18 yaş altındaki kız çocuklarına yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağı iddiaları, tanık ifadeleri, mahkeme tutanakları ve ilgili gizli belgeler yer alıyor.
Epstein, tutuklu olduğu New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesinde 10 Ağustos 2019’da ölü bulundu. Ölümünün intihar mı yoksa örtbas mı olduğu hâlâ tartışma konusu. Bu tasarı, ölümle ilgili tüm raporların da şeffaflaştırılmasını sağlayacak.
Epstein dosyalarında Prens Andrew, eski ABD Başkanı Bill Clinton, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield, avukat Alan Dershowitz ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi isimlerin adı geçiyordu. Ancak FBI, bu kişilerin bir “müşteri listesi” oluşturduğuna dair somut kanıt bulunamadığını açıklamıştı.
ABD’li gazeteci Tucker Carlson, Epstein’ın “İsrail için çalıştığını” ve Washington’da “herkesin aynı şekilde düşündüğünü” iddia etti. Bu görüş, konuya dair spekülasyonları artırdı.
Wall Street Journal, Epstein’ın 50. doğum günü vesilesiyle yakın çevresinin ona mektup yazdırdığını ve bu mektuplardan birinin Trump’a ait olduğunu öne sürdü. Bu iddialar, yasa tasarısının önemini daha da vurguluyor.
Yasama sürecinin bu aşamasına gelmesi, insan hakları örgütleri, kadın hakları savunucuları ve medya kuruluşları tarafından da büyük bir adım olarak nitelendirildi. Şeffaflık talebi, yalnızca Epstein davasını aydınlatmakla kalmayıp, gelecekte benzer suçların önlenmesi için bir emsal teşkil edebilir.
Senato’da da tasarının kabul edilmesi halinde, ABD tarihinin en tartışmalı davalarından birinin tüm belgeleri kamuoyuna sunulacak. Bu, hem adaletin hem de uluslararası ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi anlamına geliyor.