ABD’nin en büyük ve en modern uçak gemisi USS Gerald R. Ford, dün sabah saatlerinde Karayip denizlerine giriş yaptı. Geminin varışı, bölgedeki askeri hareketlilik oranını aniden yükseltti ve komşu ülkelerden yoğun tepkilere yol açtı. Karayip sularının stratejik önemi ve ABD’nin uzun süredir yürüttüğü uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele operasyonları bu hareketin ardındaki temel gerekçeler arasında gösterildi.

Venezuela, bu gelişmeyi emperyal bir tehdit olarak nitelendirerek, Savunma Bakanı Vladimir Padrino López’un açıklamalarıyla yanıt verdi. López, “Ülke genelinde 200 bin askerle yeni bir askeri sevkiyat başlattık” diyerek, kara, hava, deniz, nehir ve füze unsurlarının yanı sıra milis ve sivil güvenlik birimlerinin de dahil olduğu kapsamlı bir seferberlik planı duyurdu.
Bu seferberliğin temelini oluşturan “Ulusun Bütüncül Savunması Komutanlığı Yasası”, Parlamento tarafından acil durumlar çerçevesinde kabul edildi. Yasa, potansiyel tehditleri analiz etmek, riskleri tespit etmek ve bilgi toplama süreçlerini düzenlemek üzere geniş kapsamlı yetkiler tanıyor. Böylece Venezuela, olası bir ABD saldırısına karşı hem askeri hem de istihbarat düzeyinde hazır bulunmayı amaçlıyor.
ABD Pentagonu ise geminin bölgeye gönderilmesinin, “ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘vatan savunması’ ve narkotik terörizmiyle mücadele” yönündeki direktiflerinden kaynaklandığını belirtti. Söz konusu açıklamayı yapan Savunma Bakanı Pete Hegseth, geminin Uçak Gemisi Saldırı Grubu kapsamında hareket ettiğini ve operasyonun sadece Karayipler’de kalmayıp, ilerleyen dönemde Pasifik bölgesine de genişleyeceğini vurguladı.
Amerikan basınında yayımlanan raporlara göre, ABD’nin Karayipler’de yürüttüğü uyuşturucu kaçakçılığına karşı operasyon sırasında 76 kişi hayatını kaybetmiş ve yaklaşık yirmi tekne imha edilmiştir. Bu kayıplar, bölgedeki askeri faaliyetlerin ne denli yoğun ve tehlikeli olduğunu gösterirken, aynı zamanda yerel halkın ve komşu ülkelerin de güvenlik algısını derinleştirmiştir.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, Washington’un Karayip politikasıyla ilgili eleştirilerini sürdürerek, “ABD’nin uluslararası arenadaki prestijini artırmayacak bir strateji” ifadesini kullandı. Lavrov, aynı zamanda Venezuela’nın Moskova’dan askeri yardım talep ettiği iddialarını “yalan” olarak nitelendirdi ve iki ülkenin “onay sürecinin son aşamasında olan stratejik ortaklık anlaşması”nı hatırlattı. Bu anlaşma, henüz yürürlüğe girmemiş olsa da, gelecekte bölgesel güç dengesine etkileri olabilecek bir iş birliği zemini oluşturuyor.
Uzmanlar, ABD’nin Karayiplerdeki varlığının sadece uyuşturucu mücadelesiyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda güç projeksiyonu ve bölgesel müttefiklerine güven verme amacı taşıdığını belirtiyor. Öte yandan, Venezuela’nın geniş çaplı seferberliği, ülkenin savunma kapasitesini yeniden yapılandırma ve dış tehditlere karşı toplumsal bir dayanışma mesajı verme çabası olarak yorumlanıyor. Bu dinamikler, önümüzdeki haftalarda bölgedeki diplomatik gerilimlerin artmasına ve olası askeri manevraların yoğunlaşmasına zemin hazırlayabilir.
İlerleyen günlerde, uluslararası toplumun ve özellikle Birleşmiş Milletler’in bu gerilimi azaltmak için ara buluculuk çabalarına ne ölçüde müdahale edeceği merak konusu. Şimdilik ise USS Gerald R. Ford ve Venezuela’nın 200 bin askerli savunma planı, Karayipler’in güvenlik gündeminde en önemli başlık olarak yer alıyor.