Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın sözcüsü Stefan Kornelius, 8 Ağustos’ta yayınlanan ve İsrail’e belirli silahların ihracatıyla ilgili kısıtlamaları içeren duyurunun, bölgedeki koşulların değişmesi nedeniyle artık geçerli olmadığını belirtti. Kornelius, “24 Kasım itibarıyla tüm kısıtlamalar kaldırılacak ve Almanya, İsrail’e silah satışı konusunda önceki politikalarını yeniden devreye alacak.” dedi.

Kararın gerekçeleri arasında, 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının da bulunduğu vurgulandı. Almanya’nın bu adımı, ateşkesin sürdürülebilirliğine ve bölgedeki istikrarın artırılmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları, uluslararası kamuoyunda yoğun bir eleştiri dalgasına yol açmıştı. Almanya, önceki aylarda silah ihracatı konusunda sıkı bir tutum sergilemiş, ancak son haftalarda bölgedeki güvenlik durumunun iyileşmeye başlaması ve ateşkesin resmileşmesi, politikada bir revizyona neden oldu.
Bu karar, aynı zamanda Avrupa Birliği içinde de bir tartışma yaratıyor. Bazı AB ülkeleri, Almanya’nın tutumunu “stratejik bir denge” olarak nitelendirirken, diğerleri ise “insan hakları ihlallerine göz yummak” şeklinde eleştiriyor. Almanya’nın bu adımı, Avrupa’nın Orta Doğu politikası üzerindeki etkisini yeniden şekillendirebilir.
Karar, “Almanya’nın silah ihracatı konusunda tutumunun yumuşaması, bölgedeki güç dengelerini yeniden düzenleyebilir” diyen uluslararası güvenlik uzmanlarının dikkatini çekti. ABD, Almanya’nın bu adımını “Müttefikler arası güvenin artması” olarak karşılarken, bazı insan hakları örgütleri ise bu adımı “savaş suçlarını körükleme” olarak eleştiriyor.
Ekonomik açıdan bakıldığında, silah ihracatı Almanya’nın savunma sanayii için yıllık milyarlarca euro değerinde bir gelir kaynağıdır. Kısıtlamaların kaldırılması, Alman savunma firmalarının ihracat hacmini %15‑20 artırabilir ve istihdamda pozitif bir etki yaratabilir.
Sonuç olarak, Almanya’nın 24 Kasım’dan itibaren İsrail’e silah ihracatını serbest bırakma kararı, bölgesel güvenlik, uluslararası diplomasi ve ekonomik çıkarlar açısından kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.