Antalya’nın Meltem Mahallesi’nde 4 bin dönüm, yaklaşık 6 milyar dolar değerindeki arazi, uzun yıllardır üç ana hissedar – Arap Süleyman, Hacı Bekirzade Hacı Mehmet Ağa ve Hazine – arasında süregelen bir miras davasına sahne oluyor. İlk etapta 2024’te verilen tedbir kararı, Arap Süleyman’ın kızı Ayşe’nin mirasçılarının lehine alınmış, fakat aynı karar Hacı Bekirzade mirasçılarının aleyhine istinaf mahkemesi tarafından kaldırıldı.

Mahkeme kararları, 2006 yılına kadar uzanan bir dizi itiraz ve Yargıtay bozma sürecinin ardından nihai hâle getirildi. 2024’te Antalya Kadastro Mahkemesi, Ayşe’nin mirasçılarından gelen talebe dayanarak bir tedbir kararı verdi; ancak bu karar, Hacı Bekirzade mirasçıları tarafından BAM 8’inci Hukuk Dairesi’ne itiraz edildi ve karar kaldırıldı. Bu gelişme, davanın kilit bir aşamasını oluşturarak, mirasçılar arasında yeni bir denge yaratma potansiyeli taşıyor.
Davaya konu olan arazi, sadece bir gayrimenkul parçası değil; içinde Turizm Uygulama Oteli, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Falez ve Rixos otelleri, Cam Piramit Parkı, AKM, Atatürk Kültür Parkı, Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi, Antalyaspor Tesisleri, Corendon Stadyumu, Antalya Adliyesi* ve 10 bin civarında konut* gibi kritik kamu ve özel sektör yapılarını barındırıyor. Bu yapıların bir kısmı Cam Piramit Parkı içinde yer alıyor ve son günlerde ruhsatsız oldukları gerekçesiyle mühürlendi. Şu ana kadar 6 işletme kapatıldı; bu işletmeler arasında AKM yanındaki otopark da bulunuyor.
Hacı Bekirzade mirasçılarının avukatı Ahmet Muhtar Kızıltan, mirasçıların kamulaştırma bedelini talep ettiğini belirtiyor. 1948’de yapılan kadastro çalışması temel alınarak, “kamulaştırmasız el atma” davası açılmış ve devletin araziyi kamulaştırma bedeli üzerinden ödemesi isteniyor. Kızıltan, “1948‑2006 dönemindeki üç nesil, yıllık emlak vergisi ödeyen, ancak hâlâ arazinin gerçek mülkiyetine erişemeyen kişiler” olarak tanımlıyor. Yüzlerce hissedar ise hâlâ “el koyma ve bedel alma” mücadelesini sürdürüyor.
Park içinde faaliyet gösteren 11 civarında kafe, restoran ve büfe, ruhsatsız oldukları gerekçesiyle mühürlenmeye başladı. İşletme sahipleri, rüştiyeleri aylarca bekletildiğini ve bazı başvuruların ise hızla sonuçlandığını iddia ediyor. EKDAĞ A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Aydın, “Kiraya verdiğimiz yerin ruhsat alıp almadığına bakmıyoruz; bu kiracının sorumluluğu” diyerek belediye şirketinin sorumluluğunu reddediyor. Ancak aynı şirket, ruhsatsızlık nedeniyle mülkün mühürlenmesinde bir rol oynadığını kabul ediyor.
Cam Piramit içinde yer alan ve “Dünyanın En Efsanevi 100 Restoranı” listesine giren 7 Mehmet, dava sürecinin karmaşık yapısından şikayetçi. Üç nesil boyunca işletmeyi yöneten Mehmet Akdağ, 1997’den beri hem inşaat hem de işletme ruhsatına sahip olduğunu, fakat son zamanlarda ruhsatsızlık gerekçesiyle kapatıldığını belirtiyor. Restoran, bölgenin turizm çekiciliğini artırırken, dava sürecinin bölge ekonomisine olumsuz etkileri tartışılıyor.
Uzmanlar, davanın kamu ve özel sektör arasındaki sınırları bulanıklaştırdığını ve “kamulaştırma bedelinin belirlenmesi, uzun yıllar sürecek bir süreç” olduğunu vurguluyor. Ekonomik etkileri arasında, bölgede yeni yatırım projelerinin gecikmesi, turizm gelirlerinin azalması ve yerel istihdamın olumsuz etkilenmesi yer alıyor. Ayrıca, mirasçıların “sahte mirasçılar” iddiaları, mahkeme kararlarını daha da karmaşık hale getiriyor.
İstinaf mahkemesinin Hacı Bekirzade mirasçıları için tedbir kararını kaldırması, davanın seyrini değiştirebilir; ancak tam bir çözüm hâlâ uzakta. Mirasçılar, kamulaştırma bedelini talep ederken, devlet de kamu hizmetlerinin aksamamasını sağlamak zorunda. Bu süreç, hem hukuki hem de ekonomik açıdan Antalya’nın gelecek planlamasını etkileyebilir.