Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, “Özellikle oda ve borsalarımız yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde ciddi itibar ve referanslara sahiptir. Bu bireysel güçleri birleştirirsek, kentimiz ve sektörlerimiz için kalıcı faydalar yaratabiliriz.” dedi.


Toplantı, ATB’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı”nda, TSO başkanları ve bölge ticaret odalarının yöneticileri bir araya geldi. Katılımcılar arasında Yusuf Hacısüleyman (TSO Başkanlığı), Seydi Tahsin Güngör (Manavgat TSO), Eray Erdem (Alanya TSO) ve Fahri Özen (Kumluca TSO) gibi isimler yer aldı.
Çandır, 2003‑2017 yılları arasında küreselleşme ve serbest ticaret ikliminin yükselişte olduğunu, ancak son yıllarda **gümrük tarifeleri savaşı**, **içe kapanma** ve **korumacı politikaların** artmasıyla küresel ticaretin daraldığını vurguladı. Dünya ticaretinin GSYH içindeki payının %63’ten %57’ye gerilemesi, “Korumacı tedbirlerin en büyük sonucu dış ticaret dengesindeki bozulmadır.” şeklinde yorumladı.
ABD’nin dış ticaret açığını %70 azaltması, Türkiye’nin ise %23 azalması, “Açık azaltma eğilimimize daha fazla uyum sağlamalıyız.” diyerek ihracat‑ithalat dengesinin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin 1 $ ihracatına karşı 13,2 $’lık Çin ithalatı olması, cari açığın %59’unun Çin’den kaynaklandığını ortaya koydu. Çandır, “Çin’in maliyet avantajı, %21’lik ihracat kalemlerimizi tehdit ediyor; yaklaşık 42 milyar dolarlık bir kayıp riski söz konusu.” diye uyardı.
“Git, yayıl, kapsa, yok et” politikasıyla çalışan Çin firmalarının %23’ünün 2024’te zarar bildirdiğini, Türkiye’de ise ilk 500 firmadan sadece %10’unun zarar ettiğini dile getirerek, **Türkiye’nin Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika geliştirmesi** gerektiğini vurguladı.
Antalya’nın su kaynakları, turizm, tarım ve kentleşme arasında yoğun bir rekabet içinde. Çandır, “Su yönetimi artık sadece teknik bir mesele değil, ekonomik bir zorunluluktur.” diyerek, suyun ortak sermaye olduğunu hatırlattı.
Tarımda, 1995‑2023 döneminde tarım alanlarının %22 daralmasına rağmen, örtüaltı üretiminin %479 artması, Antalya’nın **Türkiye’nin örtüaltı sebzesinin yarısını** sağladığını gösteriyor. Ancak plansız büyüme ve su krizinin üretimi tehdit ettiğine dikkat çekti.
TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “2050 Antalya Vizyonu” çerçevesinde, kentin hangi ürünleri üreteceği ve bu ürünleri nereye satacağı sorusunu gündeme taşıdı. Ortak akıl ve birlikte hareket kültürünün, Antalya lobisinin daha güçlü bir yapı kazanmasını sağlayacağına inandığını sözlerine ekledi.
Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, “Ortak akıl ve birlikte hareket” söylemiyle lobinin güçlendirilmesi gerektiğini, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem ise “Lobi gücümüz zayıf, hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz” diyerek taleplerini dile getirdi.
Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, kontrolsüz yayla seracılığının büyük kayıplara yol açtığını, Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş ise 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen iklim risklerinin üretimi tehdit ettiğini vurguladı. DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin büyük katkı sağladığını ancak kredi desteğinin yetersiz olduğunu belirtti.
Çandır, “Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız. Antalya’yı korumak, su ve topraklarımızı sürdürülebilir bir politika ile yönetmek, dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmak gerekir.” ifadeleriyle, kentin büyüme döneminin artık akışa bırakılarak değil, planlı ve stratejik bir yönetişimle sürdürüleceğini vurguladı.
Toplantı, Antalya’nın ekonomik potansiyelinin korunması, su‑toprak yönetiminin güçlendirilmesi ve sürdürülebilir büyüme hedeflerinin ortak akılla belirlenmesi yönünde geniş bir konsensüsle sonlandı. Katılımcılar, “Antalya, ülkenin güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehirdir.” diyerek ortak vizyonlarını yinelediler.