Nemrut Dağı’nın görkemli doruğunda toplanan kalabalığa seslenen Aydın Aydın, yapay zekanın insan zekasını gölgede bırakacağını ve müzik, edebiyat ve hatta sahne sanatları gibi geleneksel alanların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Konuşmasının ardından, sahnedeki eski bağlamasını taşa vurup kırdı. Bu dramatik hareket, “insanlığın yaratıcı gücünün teknolojik devinim karşısında silinmemesi” mesajını somutlaştırmak amacı taşıdı.
Aydın, “Yapay zeka şarkı söylüyor, enstrüman çalıyor, klip çekiyor… Peki biz ne kalacağız?” diyerek, gelecek nesillerin kültürel mirası koruma ihtiyacına dikkat çekti.
Etkinlikte, genç müzisyenler ve teknoloji uzmanları da bir araya gelerek yapay zekanın etik sınırları üzerine tartışmalar yürüttü. Bazı uzmanlar, yapay zekanın yaratıcı süreçleri destekleyebileceğini, ancak insan dokunuşunun ve duygusal derinliğin yerini asla alamayacağını vurguladı.
Aydın Aydın’ın bu cesur tutumu, sosyal medyada geniş yankı buldu; #AydınAI hashtag’i binlerce kez paylaşıldı ve kültür‑teknoloji çatışması üzerine yeni bir tartışma başlatıldı.
Sonuç olarak, Aydın Aydın’ın “insanlık yapay zekaya teslim olmamalı” çağrısı, yalnızca bir müzikal protesto olmaktan öte, dijital dönüşüm sürecinde kültürel kimliğin korunması gerektiğine dair toplumsal bir uyarı niteliği taşıyor.