Artvin’in Borçka ilçesinde 29 yaşındaki Aytekin Yüksek, 9 yıldır yatağa bağımlı felçli annesi Emine Yüksek’e (59) göz kulak olmaya devam ediyor. Annelerinin hayatını, kendi hayatından vazgeçmiş bir fedakârlıkla süren Yüksek, gündelik işlerin yanı sıra annesinin kişisel bakımını, çamaşır ve bulaşık işlerini eksiksiz bir şekilde yürütüyor.


Yüksek, “İşim olmadığı için geçinme konusunda zorlanıyorum. Annem böyleyken sırtımı dönüp kendi hayatıma bakamam” diyerek, hem maddi hem de manevi açıdan büyük bir sorumluluk taşıdığını vurguluyor.
Emine Yüksek, 9 yıl önce geçirdiği felç sonrası konuşma yetisini ve kol hareketlerini tamamen kaybetmiş durumda. Yatakta uzun saatler geçiren annesinin beslenmesi, hijyenik bakımı ve ilaç takibi tamamen oğlu Aytekin’in omuzlarına düşmüş. “Annemin hem kızı, hem oğlu, hem de geliniyim” diye tanımlayan Yüksek, annesinin ayaklarını “cennet gibi koktuğunu” ve her gün ona saygı ve sevgiyle yaklaştığını dile getiriyor.
Bu yoğun bakım süreci, Aytekin’in sosyal yaşamını kısıtlamakta ve onun çalışma fırsatlarını değerlendirmesini engellemektedir. Kendisini “annemin boynumun borcu” olarak tanımlayan genç, odun yararak, kömür taşıyarak geçimini sağlamaya çalışıyor ancak sabit bir iş bulamadığı için ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor.
Aytekin, “Hem çalışıp hem de anneme bakabileceğim bir iş imkanı olursa güzel olur” diyerek, esnek ve yarı‑zamanlı iş imkanları için yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarından destek talep ediyor. “Bana desinler ki, ‘Şöyle bir iş var, gel yap’ ben o işi yaparım. Kendi paramı kendim kazanayım istiyorum” sözleri, gençlerin aile bakım sorumluluğu altında bile iş gücüne katılma arzusunu ortaya koyuyor.
Yerel halk ve komşular, Yüksek’in çabalarına hayranlık duyduklarını belirterek, “Aytekin gibi gençlerin toplumda örnek olması gerekir” şeklinde görüş bildiriyor. Ayrıca, bölgedeki sosyal hizmetler birimi, benzer durumdaki ailelere yönlendirme ve destek sağlamak amacıyla evde bakım hizmetleri ve gönüllü yardım programları geliştirmeyi planladıklarını açıkladı.
Türkiye genelinde yaşlı bakımı ve engelli bireylerin desteklenmesi konusundaki altyapı eksikliği, Aytekin gibi gençlerin büyük bir yük altında kalmasına neden oluyor. 2023 verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 1,5 milyon kişi uzun vadeli bakım gerektiren durumlarda yaşıyor ve aile bakıcıları, çoğu zaman maddi destek almadan bu sorumluluğu üstleniyor. Bu bağlamda, Aytekin’in hikayesi sadece bireysel bir fedakârlık örneği değil, aynı zamanda **sosyal politikaların gözden geçirilmesi gerektiğine dair bir uyarı** niteliğinde.
Yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının, bakım yapan bireylere psikolojik destek, kısa vadeli nakit yardımları ve mesleki eğitim gibi imkanlar sunması, benzer durumların önüne geçebilir.
Aytekin, “Gün gelir, iki ayağını öper, koklarım çünkü cennet kokuyor” diyerek, annesine duyduğu sevgi ve bağlılığın asla azalmadığını ifade ediyor. Annelerinin yanında olmanın verdiği moral, genç adamın zor zamanlarda bile umutlu kalmasını sağlıyor. “Bir gün annemin ayaklarını öpmekten başka bir şey düşünmeyeceğim” şeklindeki sözleri, onun yaşamının merkezinde annesinin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Toplumun bu tür fedakârlıkları fark etmesi ve gerekli destek mekanizmalarını oluşturması, Aytekin gibi gençlerin hem ailelerine hem de ülke ekonomisine daha aktif katkıda bulunabilmelerini sağlayacaktır.