Gıda dergisinde yayımlanan bu derleme, sirkenin yemek sonrası kan şekerini düşürdüğüne dair bir dizi klinik çalışmayı bir araya getiriyor. Özellikle sağlıklı bireylerde ve tip 2 diyabetli hastalarda yapılan deneylerde, asetik asit içeren sirke, insülin yanıtını da dengeleyerek hiperglisemi riskini azaltıyor.
Sirkenin ana aktif maddesi asetik asit, laboratuvar farelerinde yağ birikimini engelledi. 2009-2019 yılları arasında Süleyman Demirel Üniversitesi ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden araştırmacılar, obeziteye bağlı tip 2 diyabet modeli üzerindeki deneylerde, karaciğer ve karın yağının %15’e varan azalmasını belgeledi. Ayrıca, açlık hissinin azaltılmasıyla günlük kalori alımının düşmesi ve kilo kontrolünün desteklenmesi rapor edildi.
Birçok randomize kontrollü çalışmada, sirke tüketiminin toplam kolesterol ve LDL (kötü kolesterol) seviyelerinde anlamlı düşüş sağladığı gözlemlendi. HDL (iyi kolesterol) seviyelerinde ise hafif bir artış trendi kaydedildi. Bu bulgular, sirkenin lipid profilini dengeleyerek kardiyovasküler hastalık riskini azaltma potansiyeline işaret ediyor.
Sirke, geniş spektrumlu bir antimikrobiyel etkiye sahiptir. Yapılan laboratuvar testlerinde, sirke Salmonella, E. coli ve Listeria gibi gıda kaynaklı patojenlerin büyümesini %80‑90 oranında inhibe etti. Özellikle tavuk göğsü örneklerinde, sirke ile marine edilen ürünlerde bakteriyel yükün belirgin şekilde azaldığı rapor edildi.
Elma sirkesinin üretiminde yan ürün olarak ortaya çıkan bir bileşik, farelerde tümör büyümesini yavaşlatma yeteneği gösterdi. In vitro hücre kültürlerinde, bu bileşiğin kanser hücrelerinin proliferasyonunu %60’a kadar baskıladığı ve apoptoz (programlı hücre ölümü) indüklediği tespit edildi. Bu bulgu, sirkenin kanser önleyici bir takviye olma ihtimalini destekliyor.
Sirkenin sağlık faydaları, modern bilim tarafından yeniden keşfedilmekte, ancak kökleri binlerce yıl öncesine dayanıyor. Hipokrat’ın “bal ve karabiberle karıştırılmış sirke” tedavileri, Roma, Yunan, Eski Mısır ve Osmanlı tıbbında geniş bir kullanım alanı bulmuştu. Günümüzde ise bu eski gelenek, fonksiyonel gıda kavramının bir parçası hâline gelmiş durumda.
Uzmanlar, günlük 1‑2 yemek kaşığı (≈15‑30 ml) elma sirkesinin suyla seyreltilerek tüketilmesini öneriyor. Aşırı asidik tüketimin diş minesi erozyonuna yol açabileceği uyarısıyla birlikte, pipet kullanımı ve hemen ardından su ile çalkalanması tavsiye ediliyor.

Bu kapsamlı derleme, sirkenin çok yönlü sağlık faydalarını bilimsel bir çerçeveye oturtarak, beslenme uzmanları ve halk sağlığı politikaları için değerli bir referans niteliği taşıyor.