CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, iktidara geldiklerinde öğretmenler için çok iş yapacaklarını vurguladı. “Yeni bir milli eğitim personel kanunu üzerinde sendikalarımızla çalışmaya başlamış durumdayız” diyerek, mevcut personel yasasının eksikliklerini gidermeye yönelik somut adımlar atacaklarını belirtti.

Toplantı sırasında Özçağdaş, tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başöğretmen unvanını aldığı” günü hatırlattı ve Atatürk’ün eğitim seferberliğinin Cumhuriyet’in en büyük devrimlerinden biri olduğuna değindi.
Özçağdaş, öğretmen atama sürecindeki dengesizlikleri de gündeme taşıdı. “Atama bekleyen öğretmen sayısı 1 milyon seviyesinde” diye açıklayan konuşmacı, bu yıl açıklanan 15 bin atamanın 11 bin 345’inin sadece beş branşa verildiğini, geriye kalan 3 bin 655 kontenjanın ise diğer branşlara dağıtıldığını dile getirdi.
Mülakat sonuçlarının 29 Ağustos’ta açıklanmasına rağmen atama sürecinin geciktiğini vurgulayan Özçağdaş, Milli Eğitim Akademileri’nin iktidarın tutarsız politikalarının bir yansıması olduğunu belirtti. “Açıldı, kapatıldı, yeniden açıldı” sözleriyle akademilerin istikrarsız yapısına dikkat çekti.
Akademi Giriş Sınavı (AGS) ile seçilen 10 bin öğretmenin, temmuz ayında yapılan sınavın ardından 12 ay sürecek bir eğitim programına tabi tutulacağını ve en erken 1 Ocak’ta göreve başlayabileceklerini ifade etti. Bu takvim, öğretmenlerin 255 gün içinde atama sürecini tamamlamasını hedefliyor.
Özçağdaş, özel sektör öğretmenlerinin taban maaş hakkının kaldırılmasına da sert bir eleştiri yöneltti. “Güvenceli istihdam ve eşit özlük hakları talepleri göz ardı ediliyor” diyerek, CHP’nin bu alanda da köklü düzenlemeler yapacağını sözlerine ekledi.
CHP, öğretmenlerin mesleki statüsünü güçlendirecek bir dizi önlem vaat ediyor:
Bu paket, öğretmenliğin toplumun en saygın mesleklerinden biri olduğu anlayışıyla şekillendirildi ve “CHP olarak iktidara geldiğimizde öğretmenlerimiz için yapacak çok iş var” sözüyle taçlandırıldı.
Atatürk’ün 1924’te eğitimi ulusal bir öncelik haline getirmesinden bu yana Türkiye, köy köy, kasaba kasaba, kent kent eğitim altyapısını öğretmenler aracılığıyla büyütmüştür. Özçağdaş, bu tarihsel süreci hatırlatarak, yeni kanunun “cumhuriyetin bir eğitim devrimi olarak devamını sağlamak” misyonunu taşıdığını ifade etti.