TBMM Genel Kurulu’nda düzenlenen basın toplantısında Ali Mahir Başarır, TÜİK’in Kasım ayı enflasyon verilerini “yalanlar manzumesi” olarak nitelendirdi.
“Eğer bir ülkede ENAG, İTO ya da bağımsız kuruluşlar bambaşka oran veriyorsa, sefalet oranları ve açlık oranları bu durumdaysa, TÜİK toplumun emeğini, parasını, sofrasından ekmeğini alıyor, çalıyor” diyerek sözlerine güç kattı.

Başarır, “Kasım ayı enflasyonu %0,87, yıllık enflasyon %31,07. ENAG ise aylık %2,13, yıllık %56,82 gösteriyor. Bu büyük fark, halkın günlük yaşamını doğrudan etkiliyor” şeklinde verileri karşılaştırdı.
“Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşıyor, banka kredi borçları artıyor, icra dosyaları çoğalıyor. Emekliler gece bekçilik yapıyor, işçiler ise artan gıda fiyatlarıyla çocuklarını beslemeye çalışıyor” diyerek sosyal adaletsizliğe dikkat çekti.
Başarır, ENAG (Ekonomik Araştırmalar ve Analiz Grubu) ve İTO (İstanbul Ticaret Odası) gibi bağımsız kuruluşların enflasyon ölçümlerinin resmi TÜİK verilerinden çok daha yüksek olduğunu vurguladı.
“Bu fark, sadece bir istatistik sorunu değil; aynı zamanda devletin vatandaşlarını yanlış yönlendirmesi demektir” diye ekledi.
Başarır, asgarî ücretli çalışanların, emeklilerin ve kamu görevlilerinin yaşam koşullarının giderek kırılganlaştığını, “ekmeğini bulmakta zorlandığını” belirtti.
“Bankaların kredi faizleri yükseliyor, icra takibi artıyor; bir yandan da enflasyonun gerçek boyutu haber medyası ve hükümet tarafından gizleniyor” şeklinde eleştirdi.
Basarır, konuşmasının bir bölümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Benim Kürt kardeşim” söylemini ve Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk gibi siyasi figürlerin tutukluluklarını da gündeme taşıdı.
“2001, 2005, 2015 gibi yıllarda yapılan müdahaleler, bugün hâlâ kayyum atamaları ve tutuklamalarla devam ediyor” diyerek hükümetin geçmişteki politikalarını güncel meselelerle bağdaştırdı.
Basarır, “TÜİK’in bu tutumu, sadece istatistiksel bir hata değil; aynı zamanda toplumsal bir hırsızlık” diyerek, hükümetin bağımsız denetim mekanizmalarını güçlendirmesini ve enflasyonun gerçek boyutunun kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmasını talep etti.
“Bu ülkenin geleceği, gerçek veriler üzerine kurulan politikalarla mümkündür” diyerek konuşmasını sonlandırdı.