Çin ve Rusya’dan İlişkileri Güçlendirme Vurgusu

Çin ve Rusya dışişleri bakanları, Moskova’da gerçekleşen görüşmede iki ülkenin stratejik ortaklığını derinleştirerek bölgesel istikrarı sağlamayı hedeflediklerini vurguladı.

Moskova Görüşmesinin Önemi

Wang Yi ve Sergey Lavrov, Rusya’nın başkenti Moskova’da bir araya gelerek iki ülkenin tarihsel bağlarını ve ortak güvenlik çıkarlarını yeniden teyit ettiler. Görüşme, II. Dünya Savaşı’nda elde edilen zaferin 80. yıl dönümüne denk gelen bir dönemde gerçekleşti ve bu tarihsel anma, iş birliğinin sembolik bir temeli olarak öne çıktı.

Stratejik Ortaklık ve Vizyon

Wang Yi, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in liderliğinde çin-ruş stratejik koordinasyon ortaklığının üst düzey, geniş kapsamlı ve yüksek kaliteli bir gelişim kaydettiğini belirtti. Bu çerçevede, iki ülkenin güvenlik, ekonomi, teknoloji ve savunma alanlarında daha yakın bir iş birliği içinde olacağı vurgulandı.

Güvenlik ve Bölgesel Dinamikler

Wang, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak Çin ve Rusya’nın bölgesel barış ve istikrarı koruma sorumluluğunu paylaşacaklarını söyledi. Özellikle Japonya’daki aşırı sağcı grupların provokatif eylemlerine karşı koordineli bir savunma politikası geliştirilmesi gerektiği ifade edildi.

Vize Muafiyeti ve İnsan Değişimi

Rusya’nın Çin vatandaşlarına uyguladığı vize muafiyeti politikası, iki ülke arasındaki personel değişimini ve kültürel etkileşimi artıran bir örnek olarak öne çıktı. Wang, bu uygulamanın ekonomik ve akademik iş birliğini daha da derinleştireceğini vurguladı.

Gelecek Yıllara Bakış

İki taraf, 2026 yılında Çin‑Rusya Stratejik Koordinasyon Ortaklığının 30. yıl dönümünü ve 2027’de İyi Komşuluk ve Dostane İşbirliği Antlaşması’nın 25. yıldönümünü kutlamayı planlıyor. Lavrov, bu dönemin karşılıklı ziyaretlerin ve yüksek seviyeli diyalogların artması için bir fırsat olduğunu belirtti ve Taiwan konusunda tek‑Çin ilkesine tam desteklerini yineledi.

Bu görüşme, iki süper güç arasında jeopolitik dengeyi güçlendiren, bölgesel istikrarı pekiştiren ve küresel düzeyde ortak bir duruş sergileyen önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.