Erkut Aytaç, tangonun sadece bir dans olmadığını, aynı zamanda beden ve ruh için bir şifa olduğunu vurguladı. “Tango yapmak isteyen bir kişi 6‑8 ay içinde güzel bir seviyeye ulaşabilir” diyerek, sürecin ulaşılabilir olduğunu belirtti.
Aytaç, her beden tipine uyum sağladığını ve kilo faktörünün dansa engel olmadığını, hatta “kilolu olmak bazen avantaj bile olabilir” diye ekledi.
Eski bir sporcu olan Aytaç, “Spor salonunda tango müziğini duyup etkilendim ve o an tangoya yöneldim” diyerek, spordan dansa geçişte yaşadığı zorlukları anlattı. Özellikle dövüş sporlarından gelen bir vücut yapısının, tango adımları ve denge gereksinimleri ile nasıl uyum sağladığını örnekledi.
Bu süreçte, kas dayanıklılığı, esneklik ve nefes kontrolü gibi temel unsurların geliştirilmesinin önemine değindi.


Aytaç, çiftlerin genellikle zorlu bir süreçten zoraki geçtiklerini ancak “bir aylık düzenli eğitimle dansa hâkim olunabilir” şeklinde bir tavsiye verdi. Düğün gecelerinin atmosferini yükselten bir tango performansı için çiftlerin birlikte çalışmasının önemini vurguladı.
“Tango, ruhsal sağlığa iyi geliyor” diyerek, dansın stres, anksiyete ve depresyon üzerindeki olumlu etkilerini açıkladı. Özellikle Alzheimer ve Parkinson hastalarında yapılan gözlemler, “hastalığın ilerleyişinin yavaşladığını” göstermektedir. Aytaç, bu alanda daha fazla akademik çalışma yapılması gerektiğini belirtti.
Haftalık tango geceleri ve iki günlük tango kampları düzenleyerek, katılımcıların sosyal bağlarını güçlendirdiğini ve yaşam kalitelerini artırdığını ifade etti.
Aytaç, önümüzdeki yıl ülke çapında bir “Tango Sağlık Festivali” düzenlemeyi planladığını duyurdu. Bu etkinlikte, hem profesyonel dansçılar hem de sağlık uzmanları bir araya gelerek, tangonun fizyoterapi ve psikoterapi alanlarındaki potansiyelini tartışacak.
Tango’nun sadece bir eğlence olmadığını, toplumun genel sağlığına katkı sağlayan bir araç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.