Dervişoğlu, TBMM grup toplantısında Bahçeli’nin “İmralı feneri” söylemini “Lafı uzatmaya gerek yok; bunların hasreti kucaklaşmadan bitmeyecek” sözleriyle eleştirdi. “Bu Cumhuriyet’in gördüğü ilk ihanet değil, son da olmayacak,” diyerek, iktidarın tutumunu sert bir dille kınadı.

Bahçeli’nin açıklamasının İmralı’ya bir tür “izmihale” koşusu gibi sunulması, Dervişoğlu’nun gözünde “milletin hak ettiği sorumlulukların kaçınılmaz bir ertelemesi” anlamına geldi.
Dervişoğlu, 42 milyon vatandaşın bankalara borçlu olduğunu ve icra dairelerinde 25 milyon dosyanın biriktiğini vurguladı. “2026 bütçesinde 2,742 trilyon lira faizi tahmini,” diyerek, faiz yükünün çalışan, emekli ve gençler üzerine %55 oranında bir baskı oluşturduğunu belirtti.
“Ev ekonomisi çarkları dönmüyor, iki lokma ekmek arasında hayatlar sönüyor” diyerek, ekonomik çöküşün toplumsal yaşam üzerindeki yıkıcı etkilerini kaleme aldı.
Dervişoğlu, “Sosyal hayat suçla sindiriliyor, milli kimliğimiz çiğnenerek terbiye ediliyor” ifadeleriyle, iktidarın yargı sistemini “propaganda aygıtı” haline getirdiğini iddia etti. İddianamelerin iletişim başkanlığı açıklaması gibi hazırlanması, demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olarak gösterildi.
“Siyaseti Silivri ve İmralı arasına kapatanlar, milletin sorunlarıyla ilgilenmediğinin kanıtı oldu,” diyerek, muhalefeti suç sayma politikası eleştirildi.
Dervişoğlu, “Terörsüz Türkiye” sloganının altındaki çelişkilere dikkat çekti. Öcalan’a “bebeği katili” etiketiyle bakmanın, “ihanet fermanı” niteliğinde olduğunu söyledi. “PKK affına Mustafa Kemal’den referans bulmak, tarihsel gerçekleri çarpıtmak demektir,” şeklinde bir eleştiri sundu.
Konuşmanın sonunda Dervişoğlu, “Bu yolun dönüşü olmayacak” mesajı vererek, “İmralı’da izmihlale koşanların” gerçekleri görmesi gerektiğini vurguladı. “Milletin yanında olmak, gerçekleri görmek ve ihanetin hesabını vermektir,” diyerek, toplumsal dayanışma çağrısında bulundu.